Spor 5.0, dijital dönüşüm ve ileri teknoloji ile desteklenen spor ve fiziksel aktivitelerin yeni bir evresini ifade eder. Bu kavram, Endüstri 5.0 ve Toplum 5.0 gibi diğer “5.0” girişimleriyle paralel olarak ortaya çıkmıştır. İnsan merkezli, kişiselleştirilmiş bir spor deneyimi sunmayı amaçlar. Spor 5.0, gelişmiş veri analitiği, yapay zeka, nesnelerin interneti (IoT) ve giyilebilir teknolojiler gibi yenilikçi teknolojilerden faydalanarak, spor performansını ve sağlığı optimize eder.
Spor 5.0 ile sporcuların performansı daha detaylı analiz edilebilir, kişiselleştirilmiş antrenman programları oluşturulabilir ve bireysel ihtiyaçlara göre ayarlamalar yapılabilir. Ayrıca, sporcuların ve antrenörlerin karar alma süreçlerinde daha bilinçli ve veriye dayalı adımlar atmalarına olanak tanır. Bu konu sadece profesyonel sporcular için değil, aynı zamanda amatör sporcular ve genel halk için de daha erişilebilir ve etkili spor yapma fırsatları yaratır.
Toplum 5.0 kavramı, süper akıllı toplum olarak tanımlanır ve bilgi toplumu üzerine kuruludur. Bu topluluklar, ileri teknolojileri kullanarak daha sürdürülebilir ve refah içinde bir yaşam sürdürmeyi hedefler. Toplum 5.0’ın temel teknolojileri arasında nesnelerin interneti (IoT), büyük veri, yapay zeka ve robotik bulunur. Bu teknolojiler, spor dünyasında da uygulama alanı bulmakta ve sporcuların performansını artırmak, sakatlıkları önlemek ve genel sağlık durumunu iyileştirmek için kullanılmaktadır.
Sonuç olarak, Spor 5.0, spor ve fiziksel aktivitelerin geleceğinde önemli bir rol oynayacak ve bu alandaki teknolojik gelişmeler, daha kişiselleştirilmiş, verimli ve sağlıklı bir spor deneyimi sunacak şekilde şekillenecektir.
Öyle ki ülkemizde dahi, konuyla ilgili çalışan STK’lar komisyonlar kurmaya başladılar.
Kişisel olarak benim öngörüm, Yapay zeka (AI) spor sektörüne çeşitli alanlarda önemli etkilerde bulunacak ve gelecekte de bu etkilerin artarak devam etmesi bekleniyor. İşte yapay zekanın spor sektörüne etki sağlamasını ön gördüğümüz bazı başlıklar:
1. Performans Analizi ve Optimizasyonu:
Yapay zeka, sporcuların performans verilerini analiz ederek antrenman programlarını optimize etmeye yardımcı olacak. Bu analizler, sporcuların performansını artırmak, sakatlanma riskini azaltmak ve iyileşme sürelerini hızlandırmak için kullanılacak. AI, büyük veri analitiği ve makine öğrenimi algoritmaları sayesinde, sporcuların hareketlerini, biyometrik verilerini ve oyun stratejilerini inceleyerek daha verimli antrenman planları hali hazırda bile oluşturabiliyor.
2. Sakatlık Önleme ve Rehabilitasyon:
Yapay zeka, sporcuların sakatlanma riskini önceden tahmin edebilen ve uygun önlemler alınmasını sağlayan sistemler geliştirilmesine yardımcı oluyor. Sensörler ve AI destekli analizler, sporcuların vücut hareketlerini ve biyometrik verilerini takip ederek, potansiyel sakatlıkları önceden tespit edebilir ve gerekli müdahaleleri önerebilir. Aynı şekilde, sakatlanan sporcuların rehabilitasyon süreçlerinde de AI, kişiselleştirilmiş tedavi ve antrenman programları sunarak iyileşmeyi hızlandırıyor.
3. Maç ve Strateji Analizi:
Yapay zeka, maç analizlerinde ve strateji geliştirmede de önemli rol oynuyor. AI, oyun içi verileri analiz ederek rakiplerin taktiklerini ve zayıf noktalarını tespit eder, bu da koçlar ve takımlar için daha etkili oyun stratejileri geliştirmeye yardımcı olur. AI ayrıca, maç esnasında gerçek zamanlı analiz yaparak antrenörlere ve oyunculara anlık stratejik önerilerde bulunabiliyor.
4. Seyirci Deneyiminin İyileştirilmesi:
AI, spor etkinliklerinin yayınlanma ve izlenme biçimlerini de dönüştürüyor. Yapay zeka destekli kameralar ve analizler, maçların daha ilgi çekici ve detaylı bir şekilde yayınlanmasını sağlıyor. AI ayrıca, kişiselleştirilmiş içerik önerileri sunarak izleyicilerin deneyimini zenginleştiriyor. Örneğin, belirli oyuncuların performans verilerini veya önemli maç anlarını izleyicilere sunabilir. Bu tip teknolojilerin öncelikle NBA ve Dünya Kupası gibi küresel sektörel organizasyonlarda kullanılmasını ön görüyoruz.
5. E-Spor ve Sanal Antrenmanlar:
E-Spor alanında da AI, oyuncu performansını analiz ederek daha etkili antrenman programları ve oyun stratejileri oluşturulmasına yardımcı olur. Bu tip teknolojiler, imgeleme antrenmanları için temel oluşturabilir.Sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) teknolojileriyle birleşen AI, sporcuların sanal ortamda antrenman yapmasını ve oyun senaryolarını simüle etmesini sağlar, bu da gerçek dünyadaki performanslarını geliştirmelerine katkıda bulunur.
Yapay zeka, spor sektörüne getirdiği bu yeniliklerle, sporcuların ve takımların performansını artırırken, aynı zamanda seyirci deneyimini de iyileştirerek sporun genel kalitesini yükseltiyor. Gelecekte AI teknolojilerinin daha da gelişmesiyle bu etkilerin artarak devam etmesi bekliyoruz.
Yazar: Özgür Türkalp
Geliştirici: OpenAI
SBT® olarak Spor Bilimleri alanında geçtiğimiz yılların en başarılı üniversitelerini sizler için derlemiştik. 2021 yılında da omikron varyantına rağmen; dünya, Spor Bilimleri alanında ilerlemeye ve üretmeye devam ediyor !
Shanhai Ranking sistemiyle yapılan “Global Ranking of Sport Science Schools and Departments 2021” sıralamasına göre 2021 yılının ‘en iyi’ leri de belli oldu. 429 üniversiteden spor bilimleriyle ilişkili 485 bölümün çalışmaya dahil edildiği sıralamada, 2015-2020 yılları arasında üniversitelerin yapmış olduğu çalışmalar baz alındı.
Aday üniversitelerin seçiminde 2 ana kriter üzerinde durulurken, sıralama kriterleri ise 3 ana başlıkta incelendi. Araştırma çıktısı, araştırma kalitesi ve uluslararası işbirliğinin ön plana çıktığı çalışmada; ilk 100’e Avrupa’dan 44, Amerika’dan 32, Asya’dan 22 ve Afrika’dan 2 üniversite sıralamaya girdi.
İşte Spor Bilimleri’nin en iyileri !
Sport science applies the study of science to sporting activities. The focus of sport science is to help maximise performance and endurance in preparation for events and competitions while lessening the risk of injury.
Sports Scientists ensure that athletes are up to date with current training protocols, testing, and preparation.
Sport Science staff are able to provide evidence based interventions to athletes to improve performance.
Some of Areas covered include:
As SBT, we have compiled for you international internships and open positions that may be of interest to you.
You can apply by clicking the links.
Available Positions:
Antrenman yüklenmelerinin azalması veya tamamen ortadan kaldırılması durumunda fiziksel, fizyolojik ve biyolojik değişimleri içeren kondisyon özelliklerinin antrenman öncesi düzeye dönmesi durumuna antrenman biliminde “geriye dönüş ilkesi” veya “antrenmansızlaşma” (detraining) denmektedir (1). Antrenmanlara ara verme, müsabakaların programı dahilinde sonlanması gibi normal durumlarda olabileceği gibi hastalık, sporcu yaralanmaları ve müsabakaların ve antrenmanların gerçekleşmesine olanak vermeyen anormal sosyal olay durumlarında da oluşabilmektedir. Bilindiği üzere dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan Koronavirüs pandemisi dolayısıyla hemen hemen bütün dünyada spor müsabakalarına ara verilmiştir. Ülkemizde ise 19 Mart 2020 tarihinde Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından başta Futbol ligleri olmak üzere Hentbol, Voleybol ve Basketbol liglerinin tamamının Koronavirüs salgınına yönelik tedbirler kapsamında ertelenmesine karar verilmiştir. Dolayısıyla binlerce sporcuyu ilgilendiren bu kararın alındığı tarih, salgından korunmak amacıyla antrenmanlara ara veren sporcular için aynı zamanda antrenmansızlaşmanın başladığı tarih olarak ta kabul edilebilir. Antrenmansızlaşma üzerine araştırmalar yapan spor bilimciler bu durumu, süre olarak kısa dönem antrenmansızlaşma (4 hafta altı) ve uzun dönem antrenmansızlaşma (4 hafta üstü) olarak ikiye ayırmaktadır (2). Bu sınıflandırmadan yola çıkarak 19 Mart 2020 tarihi referans alındığında, ülkemizdeki sporcuların çoğunun kondisyonel özelliklerde daha fazla oranda kayıplara yol açan uzun dönem antrenmansızlaşma sürecine giriş yaptıkları söylenebilir.
Antrenman uzun süre ara vermenin sebep olduğu bu olumsuz sonuçlar Koronavirüs tedbirleri ortadan kalktıktan sonra sporcuları zorlu bir adaptasyon sürecinin beklediğini göstermektedir. Örneğin; Olimpik bir kürek sporcusu üzerine yapılan araştırmada, bu sporcunun antrenmanlara 8 hafta ara vermesinden sonra geçmiş performans düzeyine ulaşmasının 20 hafta sürdüğünü göstermiştir (5). Buna karşın, araştırmacılar düzenli antrenman süreci bitiminde azaltılmış şiddette ve frekanslarda yapılan antrenmanların düzenli kuvvet antrenmanı döneminde elde edilen kas kütlesini ve güç performansını koruyabildiğini belirtmişlerdir (6). Ayrıca araştırmacılar antrenmanlara ara verildiği dönemlerde performans kayıplarını minimize etmek adına sporculara ve antrenörlere kapsamı düşürülmüş uygun antrenman programları uygulanmalarını önermektedirler (7,8). Bu durum sporcuların antrenmanlara ara verdikleri dönemde azaltılmış şiddet, sıklık ve haciminde de olsa antrenmanlara devam etmelerinin önemini ortaya koymaktadır. Fakat Koronavirüs salgını tedbirlerinin ne kadar süreceğinin belirsizliği ve sporcuların antrenmanlarını gerçekleştirecekleri ortam ve olanakların kısıtlı olması bu tür antrenman programlarının uygulanmasında farklı yaklaşımlar kullanılmasını gerektirmektedir. Bu durumun farkında olan birçok antrenör Koronavirüs tedbirlerinden dolayı antrenmanlarına ara vermek zorunda olan sporcularına özel antrenman programları hazırlamışlar ve uzun dönem antrenmansızlaşmanın etkilerini en aza indirmenin yollarını aramaya başlamışlardır. Koronavirüs tehlikesi ortadan kalktıktan sonra spor federasyonlarının müsabakalar başlamadan önce sporculara fiziksel ve fizyolojik adaptasyon için gerekli süreyi vereceği düşünülmektedir. Fakat bu sürenin endüstrileşen spor branşlarında olabilecek en asgari süre ile kısıtlanacağı unutulmamalıdır. Dolayısıyla sporcuların müsabakaların başlamasıyla birlikte optimal performans düzeylerine ulaşmaları salgın tedbirleri süresince yaptıkları antrenmanlar ile yüksek ilişkili olacaktır.
Bu tür antrenman programları uygulanırken Koronavirüs tedbirlerinden kaynaklanan sporcu yaşamındaki farklılaşmalar göz önünde bulundurulmalıdır. Programların uygulanmasında öncelikle diğer programlardan farklı olarak sporcunun mevcut ortamı ve olanakları tespit edilmeli ve egzersiz programları bu olanaklar içinde planlanmalıdır. Farklı olanaklara sahip sporcuların bireysel antrenman programları da farklı dizayn edilmelidir. Antrenmanların şiddet, kapsam ve sıklığı salgın süreci ile ilişkili ve olası normal antrenmanlara başlama süresi takip ve tahmin edilerek düzenlenmelidir. Spor branşının temel ve baskın motorik özellikleri üzerine egzersiz seçimleri yapılılırken bu egzersizlerin sporcuların yaşam alanlarında uygulanabilirliği göz önünde bulundurulmalıdır. Ek olarak egzersizleri destekleyen ekipman seçimlerinde ev ortamı gibi yaşam alanı içerisinde kullanılabilir olmasına dikkat edilmelidir. Bu süre içerisinde sporcuların beslenme ve kilo kontrolünün sağlanması en az antrenman programı kadar önem taşımaktadır. Sporcuların geridönütleri özenle takip edilmeli takım sporcularında motivasyonu sağlamak adına online uygulamalarla ortak antrenman seansları düzenlenmelidir. Hareketli ve enerjik bir yaşama sahip sporcuların salgın dolayısıyla durağan ve stresli bir ortamda olmalarının psikolojik etkileri göz ardı edilmemeli, motivasyonu ve psikolojik dayanıklılığı arttıran diyaloglar kurulmalıdır. Salgın önlemlerinin kademeli gevşetilmesi durumunda normal antrenman süreci başlasa dahi sosyal mesafe kurallarına uygun grup antrenmanları ve driller planlanmalı, sporcuların genel sağlığı korunmalıdır. Sağlık ihtiyaçlarımızın spor ihtiyaçlarımızdan öncelik gerektirdiğini unutmamalıyız.
Tüm sporcularımızla sağlıklı ve başarılı günlerde buluşmak dileğiyle…
Kaynakça
1. Fleck, Steven J. “Detraining: It’s effects on endurance and strength.” Strength & Conditioning Journal 16.1 (1994): 22-28.
2. Mujika, Iñigo, and Sabino Padilla. “Detraining: loss of training-induced physiological and performance adaptations. Part I.” Sports Medicine 30.2 (2000): 79-87.
3. Mujika, Iñigo, and Sabino Padilla. “Detraining: loss of training-induced physiological and performance adaptations. Part II.” Sports Medicine 30.3 (2000): 145-154.
4. Neufer, P. Darrell. “The effect of detraining and reduced training on the physiological adaptations to aerobic exercise training.” Sports Medicine 8.5 (1989): 302-320.
5. Godfrey, R. J., et al. “The detraining and retraining of an elite rower: a case study.” Journal of Science and Medicine in Sport 8.3 (2005): 314-320.
6. Tavares, Lucas Duarte, et al. “Effects of different strength training frequencies during reduced training period on strength and muscle cross-sectional area.” European journal of sport science 17.6 (2017): 665-672.
7. Joo, Chang Hwa. “The effects of short-term detraining on exercise performance in soccer players.” Journal of exercise rehabilitation 12.1 (2016): 54.
8. García-Pallarés, Jesús, et al. “Post-season detraining effects on physiological and performance parameters in top-level kayakers: comparison of two recovery strategies.” Journal of sports science & medicine 8.4 (2009): 622.