Spor 5.0, dijital dönüşüm ve ileri teknoloji ile desteklenen spor ve fiziksel aktivitelerin yeni bir evresini ifade eder. Bu kavram, Endüstri 5.0 ve Toplum 5.0 gibi diğer “5.0” girişimleriyle paralel olarak ortaya çıkmıştır. İnsan merkezli, kişiselleştirilmiş bir spor deneyimi sunmayı amaçlar. Spor 5.0, gelişmiş veri analitiği, yapay zeka, nesnelerin interneti (IoT) ve giyilebilir teknolojiler gibi yenilikçi teknolojilerden faydalanarak, spor performansını ve sağlığı optimize eder.
Spor 5.0 ile sporcuların performansı daha detaylı analiz edilebilir, kişiselleştirilmiş antrenman programları oluşturulabilir ve bireysel ihtiyaçlara göre ayarlamalar yapılabilir. Ayrıca, sporcuların ve antrenörlerin karar alma süreçlerinde daha bilinçli ve veriye dayalı adımlar atmalarına olanak tanır. Bu konu sadece profesyonel sporcular için değil, aynı zamanda amatör sporcular ve genel halk için de daha erişilebilir ve etkili spor yapma fırsatları yaratır.
Toplum 5.0 kavramı, süper akıllı toplum olarak tanımlanır ve bilgi toplumu üzerine kuruludur. Bu topluluklar, ileri teknolojileri kullanarak daha sürdürülebilir ve refah içinde bir yaşam sürdürmeyi hedefler. Toplum 5.0’ın temel teknolojileri arasında nesnelerin interneti (IoT), büyük veri, yapay zeka ve robotik bulunur. Bu teknolojiler, spor dünyasında da uygulama alanı bulmakta ve sporcuların performansını artırmak, sakatlıkları önlemek ve genel sağlık durumunu iyileştirmek için kullanılmaktadır.
Sonuç olarak, Spor 5.0, spor ve fiziksel aktivitelerin geleceğinde önemli bir rol oynayacak ve bu alandaki teknolojik gelişmeler, daha kişiselleştirilmiş, verimli ve sağlıklı bir spor deneyimi sunacak şekilde şekillenecektir.
Öyle ki ülkemizde dahi, konuyla ilgili çalışan STK’lar komisyonlar kurmaya başladılar.
Kişisel olarak benim öngörüm, Yapay zeka (AI) spor sektörüne çeşitli alanlarda önemli etkilerde bulunacak ve gelecekte de bu etkilerin artarak devam etmesi bekleniyor. İşte yapay zekanın spor sektörüne etki sağlamasını ön gördüğümüz bazı başlıklar:
1. Performans Analizi ve Optimizasyonu:
Yapay zeka, sporcuların performans verilerini analiz ederek antrenman programlarını optimize etmeye yardımcı olacak. Bu analizler, sporcuların performansını artırmak, sakatlanma riskini azaltmak ve iyileşme sürelerini hızlandırmak için kullanılacak. AI, büyük veri analitiği ve makine öğrenimi algoritmaları sayesinde, sporcuların hareketlerini, biyometrik verilerini ve oyun stratejilerini inceleyerek daha verimli antrenman planları hali hazırda bile oluşturabiliyor.
2. Sakatlık Önleme ve Rehabilitasyon:
Yapay zeka, sporcuların sakatlanma riskini önceden tahmin edebilen ve uygun önlemler alınmasını sağlayan sistemler geliştirilmesine yardımcı oluyor. Sensörler ve AI destekli analizler, sporcuların vücut hareketlerini ve biyometrik verilerini takip ederek, potansiyel sakatlıkları önceden tespit edebilir ve gerekli müdahaleleri önerebilir. Aynı şekilde, sakatlanan sporcuların rehabilitasyon süreçlerinde de AI, kişiselleştirilmiş tedavi ve antrenman programları sunarak iyileşmeyi hızlandırıyor.
3. Maç ve Strateji Analizi:
Yapay zeka, maç analizlerinde ve strateji geliştirmede de önemli rol oynuyor. AI, oyun içi verileri analiz ederek rakiplerin taktiklerini ve zayıf noktalarını tespit eder, bu da koçlar ve takımlar için daha etkili oyun stratejileri geliştirmeye yardımcı olur. AI ayrıca, maç esnasında gerçek zamanlı analiz yaparak antrenörlere ve oyunculara anlık stratejik önerilerde bulunabiliyor.
4. Seyirci Deneyiminin İyileştirilmesi:
AI, spor etkinliklerinin yayınlanma ve izlenme biçimlerini de dönüştürüyor. Yapay zeka destekli kameralar ve analizler, maçların daha ilgi çekici ve detaylı bir şekilde yayınlanmasını sağlıyor. AI ayrıca, kişiselleştirilmiş içerik önerileri sunarak izleyicilerin deneyimini zenginleştiriyor. Örneğin, belirli oyuncuların performans verilerini veya önemli maç anlarını izleyicilere sunabilir. Bu tip teknolojilerin öncelikle NBA ve Dünya Kupası gibi küresel sektörel organizasyonlarda kullanılmasını ön görüyoruz.
5. E-Spor ve Sanal Antrenmanlar:
E-Spor alanında da AI, oyuncu performansını analiz ederek daha etkili antrenman programları ve oyun stratejileri oluşturulmasına yardımcı olur. Bu tip teknolojiler, imgeleme antrenmanları için temel oluşturabilir.Sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) teknolojileriyle birleşen AI, sporcuların sanal ortamda antrenman yapmasını ve oyun senaryolarını simüle etmesini sağlar, bu da gerçek dünyadaki performanslarını geliştirmelerine katkıda bulunur.
Yapay zeka, spor sektörüne getirdiği bu yeniliklerle, sporcuların ve takımların performansını artırırken, aynı zamanda seyirci deneyimini de iyileştirerek sporun genel kalitesini yükseltiyor. Gelecekte AI teknolojilerinin daha da gelişmesiyle bu etkilerin artarak devam etmesi bekliyoruz.
Yazar: Özgür Türkalp
Geliştirici: OpenAI
Sport science applies the study of science to sporting activities. The focus of sport science is to help maximise performance and endurance in preparation for events and competitions while lessening the risk of injury.
Sports Scientists ensure that athletes are up to date with current training protocols, testing, and preparation.
Sport Science staff are able to provide evidence based interventions to athletes to improve performance.
Some of Areas covered include:
As SBT, we have compiled for you international internships and open positions that may be of interest to you.
You can apply by clicking the links.
Available Positions:
ÜniAr DÜS-2020 Araştırması sonucunda, Devlet Üniversiteleri Spor Bilimleri Fakülteleri sıralamasında, 2019 yılı performanslarına göre akademik teşvikte sıralamaya giren Spor Bilimleri Fakülteleri açıklanmıştır.
ÜniAr DÜS nedir?
Prof. Dr. Engin Karadağ ve Prof. Dr. Cemil Yücel tarafından 2015 yılında kurulan Üniversite Araştırmaları Laboratuvarı akademik teşvik sistemini temel alarak devlet üniversitelerini ve fakültelerini sıralayarak Türk üniversite sistemine farklı bir veri sağlamayı amaçlıyor. Araştırmada elde edilen bulgular üniversitelerin gelişimi için veri sağlamak amacıyla kamuoyuyla paylaşılırken bağımsız bir araştırma laboratuvarı olan ÜniAr’ın Türk Yükseköğretim Sisteminin gelişimine de katkı sağlamayı amaçlanıyor.
SIRALAMASININ METODOLOJİSİ:
Devlet Üniversitesi ve Fakülteleri Sıralamasının (DÜS) temel amacı Türkiye’deki devlet üniversiteleri ve bu üniversitelere bağlı fakülteleri akademik teşvik performanslarına göre sıralamaktadır. İlk olarak 2016 (2015 performansları) yılında yürürlüğe giren Akademik Teşvik Programı içerik değiştirerek 2020 yılında da (2019 performansları) devam etmiştir. Akademik teşvik yönetmeliği; devlet yükseköğretim kurumu öğretim elemanlarının dokuz faaliyet türünden akademik teşvik puanlarının hesaplanmasını ve bu puanlara göre teşvik ödemesi almalarını düzenlemektedir. Bu faaliyet türleri;
1. Proje
2. Araştırma
3. Yayın
4. Tasarım
5. Sergi
6. Patent
7. Atıf
8. Tebliğ
9. Ödül
Bir öğretim elemanının teşvikten yararlanabilmesi için yukarıdaki dokuz faaliyet türünden en az 30 puan alması gereklidir. Akademik teşvik puanlarının hesaplanmasında en yüksek puan sınırı 100’dür.
“Devlet Üniversiteleri ve Fakülteleri Sıralaması Raporu” (DÜS 2020)’nun tamamına ulaşmak için tıklayınız…
ÜniAr DÜS-2019 Araştırması sonucunda, Devlet Üniversiteleri Spor Bilimleri Fakülteleri sıralamasında, 2018 yılı performanslarına göre akademik teşvikte sıralamaya giren Spor Bilimleri Fakülteleri açıklanmıştır.
ÜniAr DÜS nedir?
Prof. Dr. Engin Karadağ ve Prof. Dr. Cemil Yücel tarafından 2015 yılında kurulan Üniversite Araştırmaları Laboratuvarı akademik teşvik sistemini temel alarak devlet üniversitelerini ve fakültelerini sıralayarak Türk üniversite sistemine farklı bir veri sağlamayı amaçlıyor. Araştırmada elde edilen bulgular üniversitelerin gelişimi için veri sağlamak amacıyla kamuoyuyla paylaşılırken bağımsız bir araştırma laboratuvarı olan ÜniAr’ın Türk Yükseköğretim Sisteminin gelişimine de katkı sağlamayı amaçlanıyor.
SIRALAMASININ METODOLOJİSİ:
Devlet Üniversitesi ve Fakülteleri Sıralamasının (DÜS) temel amacı Türkiye’deki devlet üniversiteleri ve bu üniversitelere bağlı fakülteleri akademik teşvik performanslarına göre sıralamaktadır. İlk olarak 2016 (2015 performansları) yılında yürürlüğe giren Akademik Teşvik Programı içerik değiştirerek 2019 yılında da (2018 performansları) devam etmiştir. Akademik teşvik yönetmeliği; devlet yükseköğretim kurumu öğretim elemanlarının dokuz faaliyet türünden akademik teşvik puanlarının hesaplanmasını ve bu puanlara göre teşvik ödemesi almalarını düzenlemektedir. Bu faaliyet türleri;
1. Proje
2. Araştırma
3. Yayın
4. Tasarım
5. Sergi
6. Patent
7. Atıf
8. Tebliğ
9. Ödül
Bir öğretim elemanının teşvikten yararlanabilmesi için yukarıdaki dokuz faaliyet türünden en az 30 puan alması gereklidir. Akademik teşvik puanlarının hesaplanmasında en yüksek puan sınırı 100’dür.
“Devlet Üniversiteleri ve Fakülteleri Sıralaması Raporu” (DÜS 2019)’nun tamamına ulaşmak için tıklayınız…
Peki dünya sıralamasında durum nedir ? Merak edenler için:
https://sporbilimleri.com.tr/spor-bilimlerinde-2018-dunya-siralamasi/
Kardiyovasküler Test Nasıl Yapılır?
(How to Perform a Cardiovascular Test?)
Uygulanabilir saha testlerine ihtiyaç duyanlar için “Alt yapıda Bilimsel Yaklaşımlar” projemizde uygulamış olduğumuz aerobik kapasiteyi anlamlı olarak gösteren testimizi sizler için paylaşıyoruz.
Ayrıca SBT’nin geliştirmiş olduğu egzersiz kalp atım fomülü için:
https://www.sporbilimleri.com.tr/kah
English🇬🇧
How to Perform a Cardiovascular Test?
Maximal Treadmill Test(MTT)
For those who need practical field tests, we share our test which
For SBT’s Exercise Formula :
https://www.sporbilimleri.com.tr/kah
🌐Spor Bilimleri Topluluğu(SBT)
(Genetics and Sport Performance)
ÖNSÖZ
Bilim insanları DNA’nın sırları üstünde çalışmaya devam ettikçe her disiplin kendisini ilgilendiren genlerle ilgili daha çok konuşup tartışacak gibi… Öncelikle gen, genetik ve DNA gibi lebi derya olan ve başlı başına bir uzmanlık alanı olan bir konuda, elimden geldiğince öz ve spor bilimlerini ilgilendiren kısmında yazımı sürdürmeye çalışacağım. Bu makalenin genel amacı , yapılan bilimsel araştırmalar ışığında binen bazı genetik özelliklerle spor performansının ilişkisini anadilimizde paylaşmak olacaktır. Bir uzmanlık alanına bağlı kalmaksızın, konuya ilgili duyan herkesin okuyabilmesi için daha yalın ve görsel kaynaklarla destekli, özel değil genel örnekler vermeye çalışacağım. Şimdiden iyi okumalar…
Sporun Genlerle İlişkisi
Genetik ve spor ilişkisi ilk olarak 90’lı yıllarda incelenmeye başlanıyor. Genler üzerine çalışan bilim insanlarının DNA ve gen yapılarının fonksiyonlarını çözmeye başlamasıyla, bu fonksiyonların spor branşlarındaki anlamlılığı da yeni bir merak konusu oluyor.
Öncelikle sizlerle sportif performansla ilişkili olduğu bilimsel araştırmalarla ortaya konan bir kaç gen ismi paylaşacağım.
1)ATCN-3 Geni (Protein alfa-actinin-3)
ATCN-3 geni metabolizmada bulunan α-actinin-3 protenini üreterek çabuk kasılan kas fibrilleri(fast-twitch muscle fibers) dediğimiz kas dokularının üretilmesini sağlayan bir gen. Çabuk kasılan kas fibrilleri isminden de anımsanacağı üzere çabuk kasılıp bir anda kuvvet ve güç üretebiliyor. Bununla birlikte bu protenin bulunmadığı kas fibrillerine de yavaş kasılan kas fibrilleri(slow-twitch muscle fibers) bulunuyor. Bu kas fibrillerinin karakteristik özelliklerini şu şekilde ifade edebiliriz. Çabuk kasılan kas fibrili , ani güç ve kuvvet üretebiliyor fakat aynı zamanda da çabuk yorulduğu için uzun süreli kasılmalarda dezavantajlı konuma düşüyor. Yavaş kasılan kas fibrilleri ise yavaş kasıldığından dolayı ani güç ve kuvvet üretemese de uzun süreli kasılmalarda düzenli olarak kasılıp gevşeyerek hareket üretmeye devam edebiliyor. Bir başka değişle ifade etmek gerekirse, birisi çeviklikte iyi, diğeri ise dayanıklılıkta denilebilir. Şimdi gelelim bu kas fibrininin genetik boyutuna…
ATCN-3 genin iki farklı şekli (X ve R alelleri) bulunur. XX olan bireylerde bu protein sentezlenmediği için yavaş kasılıp geç yorulan kas fibrillerinin oransal olarak fazla bulunduğu, RR olanlarda ise bu protein baskın halde var olduğundan çabuk kasılıp hızlı güç üreten “fast twich” kas fibrillerinin oransal olarak fazla bulunduğu bilimsel araştırmalarla ortaya konmaktadır.
Terimsel olarak biraz fazla yoğun oldu değil mi ? Peki biraz netleşmesi için kas fibrilleri, alel, X ve R gen kavramlarını biraz açıklayalım o zaman:
Kas tipleri kaça ayrılıyor ve özellikleri nelerdir?
Kaslar, fibril tiplerine göre 3’e ayrılmaktadır:
1)Yavaş Kasılan(Tip I)
Yavaş kasılarak uzun süreli, düzenli enerji ihtiyacı sağlayabilirler. Kısa sürede kasılıp anlık güç gerektiren faaliyetleri gerçekleştirmede yetersiz kalırlar.
2)Hızlı Kasılan Oksidatif(Tip 2A)
Oksijenden enerji elde etmeye uygun zamanlarda aktifleşerek hızlı kasılıp kısa sürede güç üretebilirler.
3)Hızlı Kasılan Glikolitik(Tip 2B)
Ortamda oksijenle enerji elde etmeye fırsat olmasa da kasta hazır bulunan glikojeni kullarak ani güç ihtiyacını sağlamak için çok hızlı bir şekilde kasılıp, güç üretebilirler.
Kısa bir DNA ve Gen Bilgisi
DNA, nesilden nesile aktarılan kalıtsal bilginin nükleotid sırasıyla kodlanmasıyla oluşur. DNA’daki nükleotid sırası canlının özelliklerini belirleyen proteinlere ait bilgileri içerir. Herhangi bir özelliği oluşturan tam bir fonksiyonel proteine ait bilgiyi taşıyan DNA , parçasına da GEN adı verilir.
Örnek vermek gerekirse bir çocuk için anneden mavi, babadan kahverengi göz rengi geni geldiği kabul edilirse, göz rengine ait genlerin her biri alel’dir. Alel genlerden biri baskın, diğeri çekiniktir. Baskın olan gen kendisini gösterir. Örneğin kahverengi göz geni maviye göre baskındır. Ebeveynlerinin birinden kahverengi diğerinden mavi göz rengi genini alan bireyin gözü kahverengi olur.
Bu örnekten hareketle şu tanımlamaları yapabiliriz:
Kahverengi göz genini “K”, mavi göz genini “k” ile gösterirsek bir bireyin göz Genotip / Fenotip kombinasyonları;
2) ACE Geni (Anjiotensin Dönüştürücü Enzim)
ACE geni, anjiotensin hormonunu aktifleştirerek kan damarlarını ve kan akışını düzenleyen bir gendir. Buna ek olarak, kan basıncını düzenleyerek kardiyak sağlığımızı kazanmamıza dolayısıyla kalp-damar yollarının kuvvetlenmesine yol açar. Bu etkisinden dolayı kardiyovasküler dayanıklılık sağladığı kabul edilir.
3) COL1A1 Geni (Tip 1 Kollajen Alfa A1 Zinciri Geni)
Yapılan bilimsel çalışmalarda COL1A1 genin kemik erimesi(Osteoporoz) ve görülen SP1 polimorfizminin çapraz bağ yırtığı ve omuz çıkıklarında risk oluşturduğu görülmüştür. Tip1 kollajen kodlayan genlerin, eklem yumuşaklığı ve esnekliğinde önemli rol oynadığı tespit edilmiştir. Söz konusu proteinin eksikliğinde ise eklemlerde tam anlamıyla bir elastikiyet sağlanamadığı için buna bağlı durumlarda sakatlık riskinin arttığı ortaya konmuştur.
GEN- SPOR İLİŞKİSİ
Bu kombinasyon mantığını yukarıda bahsetmiş olduğumuz ATCN-3, ACE ve COL1A1 genleriyle spor branşları ilişkisi için kullanmak gerekirse,
ACE ‘ geninden örnekle yola çıkarsak;
ACE genin kısa(delesyonlu, D) ve uzun (insersiyonlu, I) formları bulunmaktadır. Bu allel formlarının kombinasyonlarına göre bireylerde 3 durum oluşabilmektedir.
Bu genotipleri:
olmak üzere 3 farklı kombinasyonda bulunabilir. Literature göre DD genotipli bireylerin ID ve II genotipli bireylere göre daha yüksek doku, plazma ve ACE konsantrasyonlarına sahip olduğu söylenebilemektedir.
Moleküler özelliğine göre temsil ettiği harf değişse de söz konusu gen için bir bireyde o gen ya baskın ya melez ya da çekinik durumdadır. Literatürde genel olarak çekinik gene sahip olan bireylerin dezavantajlı durumda olduğu söylenebilmektedir.
Peki durum tam anlamıyla öyle midir ? Öyle ise okumaya devam !
GEN-SPORTİF PERFORMANS İLİŞKİSİ
ATCN-3 Geni yönünden,
Videoda da izlediğiniz elit sporcular incelendiğinde, kısa mesafe koşan atletler kısa sürede ivmelendikleri ve ani güç üretimi sağlamak zorunda oldukları için çabuk kısalan kas fibrillerine oransal olarak daha fazla rastlanıldığı var sayılmaktadır. Uzun mesafeci atletlerde ise daha uzun süreli enerji ihtiyacına bağlı olarak daha yavaş kasılıp geç yorulan kas fibrillerine oransal olarak daha fazla rastlanıldığı var sayılmaktadır.
Videomuzun baz aldığı bilimsel araştırmalar, gücün önemli olduğu spor dallarındaki sporcuların ATCN-3 geni yönünden (örneğin kısa mesafe koşucuları) R aleline, dayanıklılık gerektiren spor dallarındaki sporcuların ise X aleline sahip olduğunu göstermektedir.
ACE Geni yönünden,
Yapılan birçok sporcu-sedanter birey ve farklı disiplinlerden sporcuların karşılaştırma çalışmalarında, ACE DD genotipi ile bireylerin kısa mesafe koşu, uzun atlama, yüksek atlama, disk atmada veya kısa mesafe yüzücüler gibi hız-kuvvet gerektiren spor dallarında çok daha başarılı olduğu ileri sürülmüştür. Öte yandan II genotipli bireyler daha düşük ACE serum konsantrasyonuna sahip olduğundan orta ve uzun mesafe koşu, yarış yürüyüş ve kayak gibi dayanıklılık gerektiren disiplinlerde daha başarılı olduğu tespit edilmiştir.
COL1A1 Geni yönünden,
Yapılan araştırmalarda COL1A1 geninde görülen SP1 polimorfizminin çapraz bağ kopmaları ve yırtığının yanı sıra omuz çıkıkları riski ile de ilişkili olduğunu ileri sürülmüştür. Tip1 kollajen üreten genlerin görevini tam olarak yerine getirememesi, atlamalı ve sıçramalı spor branşlarında büyük bir genetik dezavantaj olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu durumun sonrasında da orta şu şekilde hipotezler atılmasına neden olmaktadır. Sporcunun diyetine tip 1 kollajen üretimini artıracak besinler ve ilgili besin takviyelerinin yapılması ve antrenman özelliklerinin bu bilgiye göre düzenlenmesiyle sakatlık risklerinin minimuma indirilebileceği var sayılmaktadır.
Sporun Genetik boyutu konusunda farkındalığımızın olması ne anlama gelmektedir?
Görüldüğü üzere genler ve sportif performans arasında bilimsel olarak da ortaya konan yakın bir ilişki var. Peki bu bilgi ve ilişki pratikte nasıl kullanılmalıdır? Geni uygun olmayan sporcular sporu bırakmalı mıdır ?
Bu konuda gelişmiş ülkelerde ve bilimsel literatürdeki makalelerin sonuç bölümlerinde şöyle bir düşünce hakimdir. Genetik bilgisi, vücudun neye daha çok ihtiyaç duyduğu ya da zaten yeterince sahip olduğu hakkında daha fazla bilgi edinmenize yardımcı olacaktır. Fakat bu eğitim, eksiği olan sporcu, sporu bırakmalıdır felsefesine dönüşmekten çok eksiğine yönelik diyetin ve antrenman ihtiyacının daha iyi karşılayacak şekilde planlanmasına yardımcı olmalıdır.
Bu sonuca ulaşmada hiç kuşkusuz ki yapılan araştırmalar klavuz olmuştur. Olimpiyat seviyesine gelen atletler üzerinde çalışıldığında, genlerin hedef gösterdiği kriterdeki sporcular çoğunlukta olsa da genlerden daha etkili sınırlayıcı faktörlerin etkin olmasından dolayı, literatürdeki genotipe uymayan bir çok sporcu da bulunmaktadır. Ostrander ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada, ATCN-3 geni R değişkeni bulunmayan ünlü bir uzun atmalamacı olimpiyat şampiyonuna da ratlanmıştır. Eğer ki bu sporcuların erken çocukluğu döneminde gen çalışmaları yapan bir bilim adamı, söz konusu genotipi barındırmadığı için o sporcuyu elimine etseydi, muhtemelen söz konusu ülke ellerindeki çok değerli bir sporcusunu yitirmiş olacaktı…
TARTIŞMA
Sportif başarıya giden yol hiç kuşkusuz bir çok çevresel faktörden geçmektedir. Bunlar: antrenman, beslenme, planlı ve disiplinli yaşam tarzı ve takım çalışması gibi becerilerdir. DNA’yı bu etklenler içine dahil etmek istersek, bir bardığın hacmini DNA olarak düşünebiliriz. Elinizdeki bardağınızın hacmi yani DNA’nız ne kadar büyük olursa olsun içini biraz önce söylediğimiz etkenlerle doldurmadıysanız o bardak boştur.
Ayrıca öyle bir zaman gelir ki 60 litre hacmi olan bir kabın tamamını doldurmuş bir sporcu, 100 litre hacminin yarısını doldurmuş bir sporcudan daha fazla miktarda niteliğe sahip olduğu için gerçek hayatta başarılı olabilir.
Unutulmamalıdır ki bardağın hacmi önemlidir ama o hacmin içini dolduramıyorsanız, hacmi düşük bir bardak bile daha fazla su taşıyabilir…
Yazar:
Özgür TÜRKALP
Referanslar
Gaygay G, Yu B, Hambly B, Boston T, Hahn A, Celermajer DS, Trent RJ. 1998. Elite endurance athletes and the ACE I allele – The role of gene in athletic performance. Human Genetics 103(1); 48-50.
Meyerson S, Hemingway H, Budget R, Martin J, Humphries S, Montgomery H. 1999. Human angiotensin I-converting enzyme gene and endurance performance. Journal of Applied Physiology 87(4); 1313-1316.
Nazarov IB, Woods DR, Montgomery HE, Shneider OV, Kazakov VI, Tomilin NV, Rogozkin VA. 2001. The angiotensin converting enzyme gene I/D polymorphism in Russian athletes. European Journal of Human Genetics 9(10); 797-801.
Ostrander EA, Huson HJ, Ostrander GK. 2009. Genetics in athletic performance. Annual Review of Genomics and Human Genetics 10; 407-29.
Roth SM, Walsh S, Liu D, Metter EJ, Ferrucci K, Hurley BF. 2008. The ATCN3 R577X nonsense allele is under-represented in elite-level strength athletes.European Journal of Human Genetics 16: 391-394.
Woods D, Hickman M, Jamshidi Y, Brull D, Vassiliou V, Jones A, Humphries S, Montgomery H. 2001. Elite swimmers and the D allele of the ACE I/D polymorphism.Human Genetics 108(3); 230-232.
Yang, N, MacArthur D, Gulbin J, Hahn A, Beggs A, Easteal S, North K. 2003. ACTN3 genotype is associated with human elite athletic performance.American Journal of Human Genetics. 73(3): 627-631.
Futbol Ekonomisti Tuğrul Akşar’ın FutbolArena sayfasında yayımlanan habere göre,
Süper Lig son yılların en durgun transfer dönemlerinden birini yaşarken, kulüpler transferde ince eleyip sık dokumaya başladı. Bunun sebebini ise Tuğrul Akşar‘a röportajında şu şekilde anlatıyor.
FENERBAHÇEDEN BAŞLAMAK GEREKİRSE,
Futbol Ekonomisti Tuğrul Akşar: “Ali Koç’un deyimi ile borç 621 milyon euro…Yani, bugünkü kuraa göre 3.5 milyar TL. Bu para faiz ve diğer yükümlülüklerle beraber 4.1 milyar TL’ye ulaşıyor. 4.1 milyar TL de Fenerbahçe’nin gelirlerinin yaklaşık 10 katına denk geliyor. Yani Fenerbahçe’nin borçları gelirlerinin 10 katı.” dedi.
“GELİRLERDE TEMLİK VAR”
“Öte yandan Fenerbahçe’nin gelirlerinin önemli bir kısmında, Ali Koç’un söylemine göre 1 milyar 360 milyon liralık gelirinde 2023 yılına kadar temlik var. Mevcut gayrimenkulleri üzerinde de 1.4 milyar liraya kadar ulaşan bir ipotek var. Bu durum kulübün mevcut yöneticilerinin hareket alanını da kısıtlıyor. Fenerbahçe’nin hem menkul, hem de gayri menkulleri üzerinde rehin ve ipotekleri var. Eğer yükümlülükler yerine getirilmezse finans kurumları paraya çevirebilir.
“ÖZKAYNAK AÇIĞI 665 MİLYON LİRA”
“Fenerbahçe’nin (Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP’a)gönderdiği Borsa İstanbul verilerine göre 665 milyon lira özkaynak açığı var. Fenerbahçe’nin birikimli zararı ise 550 milyon liraya ulaştı.”
“Toparlayacak olursam: Fenerbahçe’nin 400 ila 450 milyon lira arasında geliri, bunun 10 katı da toplam borcu var: Yani, 4.1 milyar lira. 665 milyon lira iseözkaynak açığı var ve 550 milyon lira da birikimli zarar var. Bugünkü yönetimin, bu finansal tablonun altından kısa vadede bugün kalkma ihtimali şu kısa süreçte çok mümkün görünmüyor.”
ALİ KOÇ NE YAPABİLİR?
“Ali Koç’un bu süreçte yapabilecekleri çok kısıtlı. Önce bedelli sermaye arttırımına gitti. Oradan ciddi bir kaynak girişi oldu. Ali Koç aynı zamanda 50 milyon dolar hibe yaptı.Bedelli artırımı ile birlikte kulübün sermayesine 353 milyon lira, yani ödenmiş sermaye olarak katkı sağladı.
1- Öncelikle vadesi gelen ve ödenmesi gereken yükümlülükler var. Bunların yerine getirilmesi gerekiyor. Bunlar oyunculara, teknik adama ve üçüncü kişilere ödenmesi gereken borçlar. Bunları yerine getirmediğiniz sürece bu sefer UEFA’nın FFP kurallarına takılırsınız.
2- Kulüplerin bankalarla ve finans kurumları ile olan kısa vadeli yüksek maliyetli kredileri var. Bu krediler için çok hızlı bir şekilde görüşülüp vadelerin daha uzun süreye yayılması ve finans maliyetlerinin aşağı çekilmesi gerekir. Fenerbahçe’nin toplam kredileri içerisinde 1.5 milyar liraya yakın kısa vadeli kredileri var. Bu da kulübün finansal yapısı üzerinde çok ciddi bir borç baskısı yaratıyor.
3- Kulüpte mutlaka maliyet kontrolüne ve tasarrufunagerek var. Maliyetler kısa süre içerisinde minimize edilmeli. Gereksiz maliyetlerden kulüp kurtulmalı. Bu da ne yazık ki, küçülme demektir. Geleceği kurtarabilmek adına belki Ali Koç bugünü feda etme yoluna gidecektir. Fenerbahçe’de gelirleri maksimize edecek birekonomik ortam da bugün maalesef mümkün değil. Yeni sponsorlar kazanmak pek kolay değil.”
Forma ve kombine satışları ile borçlar kapanır mı?
“Fenerbahçeli taraftarlar çok ciddi bir şekilde kulübünü desteklemeye başladı. Kombine kart alımlarında artış oldu, forma satışlarında artış oldu ama bunlar bir takım finansal yükümlülükleri karşılamak için maalesef yeterli değil. Yine de bu bir motivasyondur. En azından tulumbaya verilen sudur. Kulübün sıcak para girişine dair bir ihtiyacı giderebilir. Bir süre sonra Fenerbahçe ikinci kez bedelli sermaye arttırıma gidebilir. Bir başka seçenek de elinizdeki varlıkları nakite çevirmek olabilir. Bunu Galatasaray örneğinde gördük.”
“Şimdiye kadar bu uygulamalardan çok fazla bir geri dönüş alınamadı. Taraftar belli bir dönem bu işe çok ciddi önem veriyor, asılıyor ama sonu gelmiyor. Beşiktaş’ta bunu ‘FEDA’ döneminde gördük, Galatasaray’da ‘YellowFriday’ denemelerinde gördük. Bunlar belli dönemlerde kısa süreli bir nakit girdisi sağlıyor, taraftarın olaya motivasyonunu ve ilgisini arttırıyor ama bunlar kalıcı çözüm yöntemleri değil. Bunlar geçici, sıcak para bulmaya ve günü kurtarma yönelik çözümler. Yani Fenerbahçe’nin yapacağı şey orta ve uzun vadeli planlar olmalı.”
“Ali Koç, “Borçları ödeyemezsek Fenerbahçe ortak hakim pozisyonunu kaybedecek?” dedi. Böyle bir şey bekliyor musunuz?”
“Bu önemli çünkü anlaşılan o ki Fenerbahçe içinde bulunduğu dar boğazdan kurtulabilmek için kulübün hisselerini bazı finans kurumlarına rehine etmiş. Yani o rehinin karşılığı alınan krediler ödenmezse, kreditörler Fenerbahçe’nin hisselerini kendi lehine paraya çevirebilmek, alacaklarını tahsil edebilmek için yasal yollara gidecektir. Bu kulübün geleceği için ciddi bir tehdittir. Diğer kulüplerde de buna benzer bir sorunvar maalesef.”
“Türk ticaret kanununa göre Fenerbahçe teknik iflasta. Fenerbahçe’nin özkaynağı negatife dönmüş durumda. Fenerbahçe’nin başa baş noktasına gelebilmesi için bile 1.3 milyar lira taze nakdi paranınkonulması gerekiyor. Ciddi bir durum var. Yani, Ali Koç’un finansal anlamda yapacağı çok iş var. ”
“Beşiktaş’ın mali durumu da çok iç açıcı değil. Beşiktaş’ın özkaynak açıkları aşağı yukarı 523-530 milyon liraya ulaştı ve kümüle zararı 762 milyon lira. Beşiktaş zararları özkaynaklarının çok çok üzerinde. Beşiktaş’ın da sıfır noktasına gelebilmesi için 1 milyar lira civarında para koyması gerekiyor.”
ŞAMPİYONLAR LİGİ GELİRLERİ BÜYÜK BİR KAYIP”
“Beşiktaş’ın özellikle Şampiyonlar Ligi’ne gidememesinden dolayı ciddi bir gelir kaybı oluşacak. Zaten bıçak sırtı bir finansal yapısı olan kulüp Şampiyonlar Ligi gelirlerinden de yoksun kaldı. Bence Beşiktaş da Türk Ticaret Kanunu’na göre teknik iflasta ! Ne yazık ki, Fenerbahçe için söz konusu olan gerçek Beşiktaş için de geçerli.”
GS Haber: Galatasaray’ın mali durumu
“Galatasaray’da da aynı durum geçerli. Galatasaray’da 1 milyar 63 milyon lira birikimli zarar var. Özkaynaklar eksi 613 milyon lira. Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor çok zor durumda. 18 Süper Lig kulübünün borcu 9.8 milyar liraya ulaşmış durumda.”
“Süper Lig’in toplam gelirleri ise 3.5 milyar lira. Yani kulüpler gelirlerinin neredeyse 3 katı borçlanmış durumda.”
“Türkiye’de bir kulübün gerçekten iflas etmesi mümkün mü?”
“Türkiye’de mümkün değil çünkü işin içerisinde siyaset var. Bu kulüpler Premier Lig’de veya Bundesliga’da olsa bu yükümlülüklerle iflas eder ve alt kümeye düşerler. Glasgow Rangers bundan önce iflas etti ve 4. Lige düştü. Fiorentina da iflas etmişti. Bizim gibi ülkelerde ise maalesef kulüpler batmaz ama UEFA tarafından da organizasyonlara alınmazlar.”
Peki Ekonomi Profesörü Özgür Demirtaş bu konuyu nasıl yorumluyor:
Peki Taraftarlar nasıl bakıyor ?
https://www.ntvspor.net/futbol/cok-aci-bir-noktadayiz-5bf29b20febaf11e344c8c14?_ref=infinity
Kaynak Futbolarena