Propriosepsiyon temel olarak dokunma ve pozisyon hissini içeren hareket algılayıcılarının bilgi alımı ve işlenişini sağlayan duyusudur.Bu bilgi alımı ve işleyişi süreci ne kadar sık ve çeşitlendirilmiş olarak sinir-kas sistemi tarafından deneyimlenmişse harekete dair seziler o kadar isabetli ve başarılı olur.
Propriosepsiyonun iki düzeyi bulunmaktadır; bilinçli (istemli) ve bilinçsiz(reflexle başlayan). Bilinçli propriosepsiyon, sporlarda, fiziksel etkinliklerde ve mesleki yeteneklerde gerekli ve uygun eklem işlevini mümkün kılar. Bilinçsiz propriosepsiyon, kas işlevini kontrol eder ve kas algılayıcıları vasıtasıyla eklemlerin refleksif olarak dengelenmesini başlatır.
Eklemde yer alan kapsül ve bağlar, eklemin etrafındaki kas dokusu ve tendonlar, içerdikleri bir takım özelleşmiş hücreler aracılığı ile merkezi sinir sistemimize sürekli uyarılar yollarlar. İşte bu uyarılar sayesinde vücudumuzdaki eklemlerin ve kasların uzaydaki konumundan, pozisyonundan, gerginliğinden ve basınç durumundan haberdar oluruz(Bayramoğlu).
Özetle propriosepsiyon duyusu yüksek olan sporcularda pozisyona maksimum uyum ve harekette maksimum beceri gözlenir.Ayrıca bu duyu sayesinde sporcunun pozisyona bağlı oluşabilecek sakatlık riskinin de azalması sağlanır.