Category: Genel

0 comments

Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA), 2024 Avrupa Şampiyonası’na ev sahipliği yapacak ülkeyi geçtiğimiz günlerde ilan etmişti. Türkiye’nin de aday olduğu oylamada, turnuvanın Almanya’da yapılmasına karar verilmişti. Peki bu kararın verilmesinde hangi kriterler etkili olmaktadır. SBT okurları için açıklıyoruz:
UEFA ülkeleri
a)İktisadi ve finansal yeterlikle,
b) Sportif yeterlikle,
c) Logistik (ulaşım&konaklama) yeterliğiyle,
d) Siyasi, hukuki ve demokrasi yeterliğiyle,
değerlendiriyor. UEFA’da yetkililerinden ilk yapılan açıklamalara göre; kurum, Türkiye’nin adaylık dosyasını değerlendirirken de bazı olumlu taraflara atıf yapmakla birlikte, “İnsan hakları alanında bir hareket planı açıklanmamasının endişe konusu olduğunu” kaydetti. Fransız haber ajansı AFP’ye konuşan Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye araştırmacısı Andrew Gardner ise Türkiye’nin Avrupa Futbol Şampiyonası’na ev sahibi olarak seçilmesinin insan hakları alanına olumlu yansıması olabileceği görüşünü dile getirmişti.

Öncelikle yapılan açıklamalar d bendindeki yeterliliğe işaret etse de aslında konu tamamen a bendinin UEFA tarafından ele alınışı gibi duruyor:

Bilindiği üzere UEFA aynı zamanda kar merkezli ekonomik örgüttür. Fransa’da düzenlenen EURO 2016’da tam olarak 847 Milyon Euro(€) kar elde etmişti. Aynı persfektifi 2024 içinde sürdüreceğini varsayar isek, 2024 organizasyondan da maksimum kar elde etmek isteyecektir. Bu nedenle organizasyonun karlılığına katkı sağlayacak, karı maksimize edecek adaylar UEFA için daha cazip durmaktadır.

Bu açıdan bakmak gerekirse;
Türkiye: Devlet güvencesi, stat kullanım masraflarının olmaması, vergi avantajı (Almanya’nın sadece stat masrafları 165 Milyon Euro(€)’ya ulaşıyor ve Türkiye bilet gelirlerinden ve diğer gelir getiren işlerden vergi almayacağını açıklamıştı). Bunlar Türkiye’nin UEFA’ya kar maksimizasyonu sağladığı avantajları arasında yer almaktaydı.

Diğer yandan ise Türkiye’nin dezavantajları:
a)Ekonomik olumsuzluklar,
b)Trabzon-Antalya-Bursa Demir yolu ulaşımının olmaması, Trabzon- Bursa, Konya Konaklama sorunun olması,
d)Maç seyircisi oranlarının sınırlı olması (Almanya maç başına 70 bin kişilik taraftarla-neredeyse stat başına full kapasite-oynamayı vaat etmektedir),
f) Alkollü içecek ve bahis şirketleri reklamının ve sponsorluğunun Türkiye’de yasak olması. Bunlar tam anlamıyla UEFA için gelir kaybı anlamına geliyordu.

Almanya’nın artıları ise:

a)Ortalama günlük 300 bin bilet satışı( Türkiye’de sadece üç büyüklerin maçlarının toplamında bu tarz ortalamalara ulaşılmaktadır.) Almanya’da stat ortalama seyirci kapasitesi 46.000, Türkiye’de ise 35.000. Tüm maçlara bakıldığında ise, Almanya toplam kapasiteyi 2.78 Milyon koltuğa çıkartabilirken, Türkiye’de bu kapasite 2.48 Milyon koltukla kalıyor. Dolayısıyla bu durum, daha az bilet satışı ve geliri anlamına geliyor.
b) Almanya’da neredeyse tüm şehirler arasında demiryolu ulaşımı var ve organizasyon şehirlerinin arasında demiryolu ağını garanti etmektedir.Bununla birlikte Alman şehirlerinde trafik sorunu olmayışı lojistik konunda Almanya’nın elini güçlü tutmaktadır.
f) Hali hazırda bir bahis pazarının olması ve tüm Alman stadlarında sponsporluk ve reklam gelirinden de öte alkollü içki satışının serbest olması ve bu sektörde bir pazarın varlığı, Almanya üzerinden gelirlerin maksimizasyonunu sağlamaktadır.

UEFA, EURO 2016’da Fransa’dan 2.35 Milyar Euro(€) gelir, 847 Milyon Euro(€)’da kar elde etmişti. 2024’ten de beklentisi doğal olarak  minimum  3.5 Milyar Euro(€) gelir ve 1 Milyar Euro(€) kar beklentisi olacaktır. Bu açıdan bakıldığından bu organizasyonun Türkiye’ye verilmesi için bu gelirin garantisini (zımni olarak) isteyebilirlerdi.  Bu tam anlamıyla şu demekti yanı: Türkiye UEFA’ya bu geliri de garanti etse idi, ki bu da aradaki farkı yurttaşlarımızdan toplanan vergilerinden sübvanse edilmesiyle mümkün olacaktı. O zaman ancak ve ancak UEFA organizasyonu Türkiye’ye vermeyi düşünebilirdi.

Sonuç olarak, organizasyon ev sahibi olma durumu öncelikle iktisadi olmakla birlikte, tüm aday ülkeler bu konuda kazan kazan felsefesini gütmektedir. UEFA’nın çatı kuruluş olmasından mütevellit en büyük pastayı almayı garantilemek istemesiyle birlikte, aday ülkelerde kendi çıkarları doğrultusunda dosyalarını hazırlamaktadır. Bu açıdan bakıldığında Türkiye, UEFA’nın istediği kriterler doğrultusunda bu organizasyona ev sahibi olabilseydi, Brezilya’da düzenlenen Dünya Kupası’nda yaşanan, “doğal yatırımcı vatandaştır”, felsefesinin tepkisine maruz kalabilirdi…

Peki 2014 Dünya Kupası’nın ev sahibi Brazilya’da neler yaşanmıştı:
https://www.theguardian.com/world/2013/jun/18/brazil-protests-erupt-huge-scale

SBT®

Referanslar:
*https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-45648551
*http://www.futbolekonomi.com/index.php/haberler-makaleler/genel/122-tugrul-aksar/4412-uefa-2024-euro-championship-2024-.html
*http://www.espn.com/soccer/european-championship/story/2910112/uefa-expects-record-€830-million-profit-from-euro-2016-in-france#sanitized=true

 

0 comments


Futbol Ekonomisti Tuğrul Akşar’ın FutbolArena sayfasında yayımlanan habere göre,
Süper Lig son yılların en durgun transfer dönemlerinden birini yaşarken, kulüpler transferde ince eleyip sık dokumaya başladı. Bunun sebebini ise Tuğrul Akşar‘a röportajında şu şekilde anlatıyor.

 

FENERBAHÇEDEN BAŞLAMAK GEREKİRSE,

Futbol Ekonomisti Tuğrul Akşar: “Ali Koç’un deyimi ile borç 621 milyon euro…Yani, bugünkü kuraa göre 3.5 milyar TL. Bu para faiz ve diğer yükümlülüklerle beraber 4.1 milyar TL’ye ulaşıyor. 4.1 milyar TL de Fenerbahçe’nin gelirlerinin yaklaşık 10 katına denk geliyor. Yani Fenerbahçe’nin borçları gelirlerinin 10 katı.” dedi.

“GELİRLERDE TEMLİK VAR”

“Öte yandan Fenerbahçe’nin gelirlerinin önemli bir kısmında, Ali Koç’un söylemine göre 1 milyar 360 milyon liralık gelirinde 2023 yılına kadar temlik var. Mevcut gayrimenkulleri üzerinde de 1.4 milyar liraya kadar ulaşan bir ipotek var. Bu durum kulübün mevcut yöneticilerinin hareket alanını da kısıtlıyor. Fenerbahçe’nin hem menkul, hem de gayri menkulleri üzerinde rehin ve ipotekleri var. Eğer yükümlülükler yerine getirilmezse finans kurumları paraya çevirebilir.

“ÖZKAYNAK AÇIĞI 665 MİLYON LİRA”

“Fenerbahçe’nin (Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP’a)gönderdiği Borsa İstanbul verilerine göre 665 milyon lira özkaynak açığı var. Fenerbahçe’nin birikimli zararı ise 550 milyon liraya ulaştı.”

“Toparlayacak olursam: Fenerbahçe’nin 400 ila 450 milyon lira arasında geliri, bunun 10 katı da toplam borcu var: Yani, 4.1 milyar lira. 665 milyon lira iseözkaynak açığı var ve 550 milyon lira da birikimli zarar var. Bugünkü yönetimin, bu finansal tablonun altından kısa vadede bugün kalkma ihtimali şu kısa süreçte çok mümkün görünmüyor.”

ALİ KOÇ NE YAPABİLİR?

“Ali Koç’un bu süreçte yapabilecekleri çok kısıtlı. Önce bedelli sermaye arttırımına gitti. Oradan ciddi bir kaynak girişi oldu. Ali Koç aynı zamanda 50 milyon dolar hibe yaptı.Bedelli artırımı ile birlikte kulübün sermayesine 353 milyon lira, yani ödenmiş sermaye olarak katkı sağladı.

1- Öncelikle vadesi gelen ve ödenmesi gereken yükümlülükler var. Bunların yerine getirilmesi gerekiyor. Bunlar oyunculara, teknik adama ve üçüncü kişilere ödenmesi gereken borçlar. Bunları yerine getirmediğiniz sürece bu sefer UEFA’nın FFP kurallarına takılırsınız.

2- Kulüplerin bankalarla ve finans kurumları ile olan kısa vadeli yüksek maliyetli kredileri var. Bu krediler için çok hızlı bir şekilde görüşülüp vadelerin daha uzun süreye yayılması ve finans maliyetlerinin aşağı çekilmesi gerekir. Fenerbahçe’nin toplam kredileri içerisinde 1.5 milyar liraya yakın kısa vadeli kredileri var. Bu da kulübün finansal yapısı üzerinde çok ciddi bir borç baskısı yaratıyor.

3- Kulüpte mutlaka maliyet kontrolüne ve tasarrufunagerek var. Maliyetler kısa süre içerisinde minimize edilmeli. Gereksiz maliyetlerden kulüp kurtulmalı. Bu da ne yazık ki, küçülme demektir. Geleceği kurtarabilmek adına belki Ali Koç bugünü feda etme yoluna gidecektir. Fenerbahçe’de gelirleri maksimize edecek birekonomik ortam da bugün maalesef mümkün değil. Yeni sponsorlar kazanmak pek kolay değil.”

Forma ve kombine satışları ile borçlar kapanır mı?

“Fenerbahçeli taraftarlar çok ciddi bir şekilde kulübünü desteklemeye başladı. Kombine kart alımlarında artış oldu, forma satışlarında artış oldu ama bunlar bir takım finansal yükümlülükleri karşılamak için maalesef yeterli değil. Yine de bu bir motivasyondur. En azından tulumbaya verilen sudur. Kulübün sıcak para girişine dair bir ihtiyacı giderebilir. Bir süre sonra Fenerbahçe ikinci kez bedelli sermaye arttırıma gidebilir. Bir başka seçenek de elinizdeki varlıkları nakite çevirmek olabilir. Bunu Galatasaray örneğinde gördük.”

FB Haber: Fenerbahçe ‘FEDA’ diyecek mi?

“Şimdiye kadar bu uygulamalardan çok fazla bir geri dönüş alınamadı. Taraftar belli bir dönem bu işe çok ciddi önem veriyor, asılıyor ama sonu gelmiyor. Beşiktaş’ta bunu ‘FEDA’ döneminde gördük, Galatasaray’da ‘YellowFriday’ denemelerinde gördük. Bunlar belli dönemlerde kısa süreli bir nakit girdisi sağlıyor, taraftarın olaya motivasyonunu ve ilgisini arttırıyor ama bunlar kalıcı çözüm yöntemleri değil. Bunlar geçici, sıcak para bulmaya ve günü kurtarma yönelik çözümler. Yani Fenerbahçe’nin yapacağı şey orta ve uzun vadeli planlar olmalı.”

“Ali Koç, “Borçları ödeyemezsek Fenerbahçe ortak hakim pozisyonunu kaybedecek?” dedi. Böyle bir şey bekliyor musunuz?”

“Bu önemli çünkü anlaşılan o ki Fenerbahçe içinde bulunduğu dar boğazdan kurtulabilmek için kulübün hisselerini bazı finans kurumlarına rehine etmiş. Yani o rehinin karşılığı alınan krediler ödenmezse, kreditörler Fenerbahçe’nin hisselerini kendi lehine paraya çevirebilmek, alacaklarını tahsil edebilmek için yasal yollara gidecektir. Bu kulübün geleceği için ciddi bir tehdittir. Diğer kulüplerde de buna benzer bir sorunvar maalesef.”

“Türk ticaret kanununa göre Fenerbahçe teknik iflasta. Fenerbahçe’nin özkaynağı negatife dönmüş durumda. Fenerbahçe’nin başa baş noktasına gelebilmesi için bile 1.3 milyar lira taze nakdi paranınkonulması gerekiyor. Ciddi bir durum var. Yani, Ali Koç’un finansal anlamda yapacağı çok iş var. ”

BJK Haberleri: Beşiktaş’ın mali durumu

“Beşiktaş’ın mali durumu da çok iç açıcı değil. Beşiktaş’ın özkaynak açıkları aşağı yukarı 523-530 milyon liraya ulaştı ve kümüle zararı 762 milyon lira. Beşiktaş zararları özkaynaklarının çok çok üzerinde. Beşiktaş’ın da sıfır noktasına gelebilmesi için 1 milyar lira civarında para koyması gerekiyor.”

ŞAMPİYONLAR LİGİ GELİRLERİ BÜYÜK BİR KAYIP”

“Beşiktaş’ın özellikle Şampiyonlar Ligi’ne gidememesinden dolayı ciddi bir gelir kaybı oluşacak. Zaten bıçak sırtı bir finansal yapısı olan kulüp Şampiyonlar Ligi gelirlerinden de yoksun kaldı. Bence Beşiktaş da Türk Ticaret Kanunu’na göre teknik iflasta ! Ne yazık ki, Fenerbahçe için söz konusu olan gerçek Beşiktaş için de geçerli.”

GS Haber: Galatasaray’ın mali durumu

“Galatasaray’da da aynı durum geçerli. Galatasaray’da 1 milyar 63 milyon lira birikimli zarar var. Özkaynaklar eksi 613 milyon lira. Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor çok zor durumda. 18 Süper Lig kulübünün borcu 9.8 milyar liraya ulaşmış durumda.”

“Süper Lig’in toplam gelirleri ise 3.5 milyar lira. Yani kulüpler gelirlerinin neredeyse 3 katı borçlanmış durumda.”

“Türkiye’de bir kulübün gerçekten iflas etmesi mümkün mü?”

“Türkiye’de mümkün değil çünkü işin içerisinde siyaset var. Bu kulüpler Premier Lig’de veya Bundesliga’da olsa bu yükümlülüklerle iflas eder ve alt kümeye düşerler. Glasgow Rangers bundan önce iflas etti ve 4. Lige düştü. Fiorentina da iflas etmişti. Bizim gibi ülkelerde ise maalesef kulüpler batmaz ama UEFA tarafından da organizasyonlara alınmazlar.”

Peki Ekonomi Profesörü Özgür Demirtaş bu konuyu nasıl yorumluyor:

Peki Taraftarlar nasıl bakıyor ?

 

https://www.ntvspor.net/futbol/cok-aci-bir-noktadayiz-5bf29b20febaf11e344c8c14?_ref=infinity

Kaynak Futbolarena

0 comments

SPOR BİLİMLERİ’NDE EN BAŞARILI ÜNİVERSİTELER

Spor Bilimleri alanında geçtiğimiz yılın en başarılı üniversiteleri belli oldu. Shanhai Ranking sistemiyle yapılan “Global Ranking of Sport Science Schools and Departments 2017” sıralamasına göre maalesef ki, Türkiye’den herhangi bir üniversite ilk 300 arasında yer alamadı. Sıralamada en yüksek puanı Amerikan, İngiliz ,Kanadalı ve Avusturalyalı Üniversitelerin toplandığı gözlemlendi.

Sıralamaya katılan üniversitelerin belirlenmesinde kullanılan kriterler ise şu şekilde belirlendi:

Yaklaşık 400 Üniversite Değerlendirmeye alındı

Sıralamada baz alacak üniversitelerin bir spor üniversitesi olması veya ilgili üniversitenin spor biriminin bulunup bulunmadığına bakıldı. Daha sonrasında belirlenen bölümler arasında, son 5 yıl içinde yapılan akademik çalışmalar baz alınarak, 367 üniversite ile yaklaşık 400 spor birimi bulunan kurum incelenerek, rakinge göre istatistiki olarak sıralaması yapıldı.

Puantajda Nitelik Ön Planda

Yukarıdaki tabloda açıklandığı şekilde; araştırma çıktısı , araştırma kalitesi ve uluslararası işbirliği kriterlerinin puantajın ana yapısını oluşturduğu puanlamada , 2012-2016 yılları artasında yayımlanan uluslararası akademik yayınlar incelenerek tablodaki yüzdesel ağırlıklarına göre üniversitelere puanlar verildi. Yapılan istatistiki sıralamanın ardından en başarılı olan ilk üç üniversite şu şekilde oluştu:

1.    Deakin University, School of Exercise and Nutrition Sciences

 

2.  Loughborough University, School of Sport, Exercise and Health Sciences

 


3. Norwegian School of Sport Sciences Norwegian School of Sport Sciences

 

Referans:

1) http://www.shanghairanking.com/Special-Focus-Institution-Ranking/Sport-Science-Schools-and-Departments-2017.html

SBT®

0 comments

Tüm dünyada futbolcuların kazançlarının hep ilgi ve merak konusu olduğu aşikardır. Bu ilgi ve merakı gidermek için çoğu ülkede kulüpler, ‘Kamu Oyu Aydınlatma Platformları’ üzerinden bilgi verme gereksiniminde bırakılmışlardır. Tabiki bu gereksinim, kendiliğinden ortaya çıkmış bir ihtiyaçtır. Bilindiği üzere, profesyonel kulüpler mali yapısı gereği aynı zamanda da şirkettirler. Halka açılan şirketlerde ise doğal olarak yatırımcılar, kaynaklarının nasıl kullanıldığını bilmek ve takip etmek isterler…

Peki bir yatırımcı değil de bir yurttaş veya bir taraftarsanız; gelin bu gelirleri ve bu gelirler üzerinden alınan vergileri bir de sizin gözünüzden inceleyelim:

Bugün ülkemizde ayda brüt 6.000 TL maaş ile çalışan bir vatandaş gelirinin yarısından fazlasını yani yaklaşık %56 ‘sını doğrudan ve dolaylı vergi olarak ödüyor. Aylık brüt maaş 6.000 TL olan bir vatandaşın doğrudan (SGK payı+GV+Damga V.) vergiler ile dolaylı ödediği (KDV+ÖTV+ÖİV+Eğlence V.) vergiler  toplamı 3.392,80 TL’ye yani gelirinin yarısından fazlasına kadar çıkabilmektedir.

Peki dünya futbolunda, futbolcular için bu oranlar nedir ?

Tablomuzda da görüldüğü üzere refah seviyesi yüksek, Avrupa Birliği ülkelerinde futbolcuların ödediği vergi oranının ortalaması Türkiye’de sıradan bir vatandaşın ödediği vergi oranıyla hemen hemen aynı gibidir. Objektif bir gözle bakıldığında, hangi tarafta olursanız olun, bir adaletsizlikten söz etmeniz çok da mümkün değil gibi…Yalnız, bir şeyi fark ettiyseniz bu tablo en yüksekten en düşüğe göre sıralanmakta ve görmüş olduğunuz tabloda Türkiye’nin ismi yer almamaktadır.

Peki ! Türkiye’de futbolcuların ödediği vergi oranını görmek için gelin tabloya hep birlikte bir de tersinden bakalım:

En düşük vergi oranına göre yapılan tabloda ülkemizin ismi %15’lik dilimde göze çarpmaktadır. Bu rakamı yürürlükte olan mevzuat üzerinden incelediğinizde şu şekilde işlem yapıldığı görülmektedir. Türkiye’de oynayan bir futbolcu geliri üzerinden sadece %15 Lig Stopajı(vergi) ödemektedir. Yani Gelir Vergisi, Kdv, SGK gibi hiç bir kesinti kalemine rastlamadan sadece stopaj oranı üstünden tüm vergi tahsilatları yapılmaktadır. Oranlara inanmak istemediğiniz öyle değil mi ? O zaman gelin hep bu yıl için Türkiye’de oynayan başlıca bir kaç futbolcunun vergi hesabını aşağıda birlikte inceleyelim:

Yukarıdaki tablomuzda Türkiye Süper Ligi’nde oynayan başlıca yabancı futbolcuların resmi gelirlerini görmektesiniz. Görüldüğü üzere realitede de gelirlerinin sadece %15 ‘ni vergi olarak ödedikleri göze çarpmaktadır.Konuyla ilgili Türkiye’de yazıları ilgiyle takip edilen Ozan Bingöl’e göre ise yukarıdaki tablo şunu ifade etmektedir:
Bingöl, “Ülkemiz futbolcular için vergi cenneti iken işçi-memur bordrolu çalışan için vergi cehennemi haline gelmiştir. 2016-2017 sezonunda futbolcular şayet ücretli çalışanlar gibi vergi dilimlerine tabi olsalardı elde edilecek vergi geliri sadece Spor Toto Süper Ligi için ekstradan yaklaşık 151 milyon TL olacaktı.”olarak ifade etmiştir.

Tekrardan dünya geneline dönememiz gerekirse, aşağıda ülkemizinde yer aldığı tablomuzda, başlıca ülkeler arasında en kısıtlı vergi kalemine sahip olduğumuz göze çarpmaktadır.

Tüm dünyada net futbolcu gelirlerinin %50 ‘ilk dilimin altında olduğu görülmektedir. Başlıca popüler liglere sahip olan ülkelerde futbolcuların ciddi vergi yükünün altında olduğu gözlemlenmektedir. Dünya futbolcuları Türkiye’nin aksine; gelir vergisi, çalışan ve çalıştıran sosyal güvenlik vergisi ve ek kesintilerle net karlarından kaybederek, o ülkenin ekonomilerine katkı sağlamaktadır.

Olası kayıplarda ise o ülkelerde skandal başlığı atılda haberler yapılmakta ve bu tip vergi kayıpları toplumsal tepkilerede neden olmaktadır.

https://www.thesun.co.uk/sport/football/2322759/tax-fraud-in-football-premier-league-clubs-champions-league/

SBT®

0 comments

 

SPOR PAZARLAMASI VE SPOR SPONSORLUĞU

Yazarlar: Barış Özgüneş – Samet Arı

 

ÖZET 

Spor pazarlaması, pazarlamanın bir dalı olarak ortaya çıkmıştır ve ilk kez Advertising Age Magazin 1978 de söylenmiştir. Spor pazarlaması çok geniş kapsamlı olup kulüp bazında ve bireysel bazda pazarlama alanına girmiştir. Bir çok kulüp ve markalar gelirlerini spor alanındaki pazarlamadan kazanmaktalar. Gelirlerini arttırmak isteyen kulüpler organizasyonlar ,reklamlar , turnuvalar düzenleyerek kulüp gelirlerini arttırıcı ve tanıcı aktivitelere yönelmişlerdir. Kulüpler yıldız sporcu transferleriyle hem seyirci hem de forma satışlarından gelir sağlamaktadırlar. Spor pazarlaması bu noktada kulüplere büyük avantajlar sağlamıştır. Bireysel branşlarda tenis, golf, Formula 1 gibi branşlarda ortaya çıkan yıldızlar ve bunların kullandıkları malzemelerin satışından yüksek miktarlarda gelirler sağlanmaktadır.

Yaptığımız çalışmada spor pazarının neleri kapsadığı, pazarın dinamikleri, piyasaya yön veren etkenleri açıkladık. Ana ürünlerin yanında yan ürünlerinde gelir olarak sunulduğu piyasada milyar dolarlık gelirler sağlanmaktadır. Sporun olduğu ve ilgi alakanın üst düzey olduğu durumlarda sponsorluk aracılığıyla da bir çok sporcu ve spor kulüpleri yüksek gelirler elde edip bu pazarda yerlerini bulmuşlardır.

Anahtar kelimeler: sporda pazarlama, pazarlama, kulüpler,

 

GİRİŞ 

Günümüz insanlarının yaşantısında iş ve ev hayatlarındaki doluluk, hızlı yaşam temposundan spora vakit ayıramadıkları aşikardır. Spor pazarında bulunan şirketler bunun farkına varmış sporu gerek tv, gerek reklamlarda kullanarak spor ihtiyacına algı oluşturmuşlardır. Çok yoğun tempoda çalışan insanlar bu yaşam tarzından biraz olsun uzaklaşmak, rahatlamak , stresten uzak olmak için spora yönelmişlerdir. Spor malzemelerinin satışları aldıkları ayakkabının yanında ona uygun çorap üretimleri spor pazarlamasının çok geniş alanlara yayılacağını göstermiştir. Futbol kulüpleri forma, eşortman, şapka ,kaşkol, bere, eldiven, bayrak gibi bir çok ürünün satışından çok büyük gelirler elde etmişlerdir. Büyük kulüpler yıldız oyuncular transfer edip seyircilerin gelmesinden kaynaklı tribün gelirleri elde etmişlerdir. Bireysel başarılı sporcular sponsorluk anlaşmasından kaynaklı yüksek gelirler elde edip ona sponsor olan firmanın tanıtım ve reklam filmlerinde rol alıp sporcunun hayranlarından da gelir sağlamasının önü açılmıştır.

Dünyaca ünlü firmalar büyük spor organizasyonlarına sponsor olarak reklam ve tanıtım çalışmalarını farklı boyutlara taşımışlardır. Spor pazarlamasının her alana girebileceği ve çok fazla kitleye çok kısa sürede ulaşılabileceği anlaşılmıştır. Spor pazarlamasının bu geniş kitleye ulaşabilmesi eşsiz bir rekabet ortamını doğurmuştur. Pastanın büyük olduğu bu pazarda en büyük payı almaya çalışan şirketler daha iyisini yapabilme arzusunda bulunmuştur. Yaptığımız çalışmada bu pazarın genişliği ve paydaları nelerdir bunlara değinilmeye çalışılmıştır.

 

1. SPOR PAZARLAMASI NEDİR 

Genel pazarlama tanımlarından yararlanarak yapılan spor pazarlaması; günümüzde, “spor tüketicilerinin ihtiyaç ve isteklerini karşılık vermek amacıyla mal ve hizmet değişim sürecini yürüten tüm faaliyetleri içermektedir” şeklinde tanımlanmaktadır (Ekmekçi,2010:25). Spor faaliyetleri göz önüne alındığında kitle iletişim araçları ve iletişimde kullanılan araçlarında yardımıyla katılımcılara ulaşmanın kolaylaşması spor faaliyetlerine yönelimin artmasına neden olmuştur (İşler ve Tüfekçi,2014:107-120).

Bu durumda spor pazarlama faaliyeti 2 aşamadan oluşmaktadır. Birincisi spor faaliyetinin , ürün ve hizmetlerin pazarlanması spor ve mal hizmetlerinin tüketiciye sunulması. İkinci aşaması ise sporun tutundurma aracı olması ve diğer endüstriyel mal ve hizmet pazarlamasıdır (İşler ve Tüfekçi,2014:107-120).

2. SPOR PAZARLAMASI KAVRAMI 

Spor pazarlaması, pazarlama alanının içinde yeni bir kavram olarak bilinse de yıllardır spor pazarlaması yapılmakta yada aracı olarak kullanılmaktadır. Ancak spor pazarlaması kavramı ilk kez 1978 yılında Advertising Age Magazin tarafından kullanılmıştır. Dergi bu kavramı tüketici faaliyetlerini ve endüstriyel ürünleri ve hizmet pazarlamasında giderek artan bir tanıtım aracı olan sporun kullanılmasını tarif etmek amacıyla kullanmıştır (Ekmekçi,2010:25).

Türkiye’de ise 8-9 Nisan 1991 tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenen“Sporda Marketing Semineri’’nde konuşulmaya başlanmıştır (http://www.sporbilim.com). 4-5 Aralık 2006 tarihinde düzenlenen Türk Sporu Sponsoruyla buluşuyorgibibüyükbirorganizasyonla,federasyonların pazarlamaya verdikleri önemi artırmaya başlamaları, sponsorluk yasasının çıkması, spor pazarlaması ile ilgili yayınların ortaya çıkmasını sağlamıştır(Altınbaş,2007:94).

Sponsorluk anlaşması hem şirketler hem de organizasyonlar için büyük önem kazanmıştır. Bu anlaşmalarda kazan-kazan iki taraflı kazanç vardır. Buna kısmi ortaklık da denmiştir. Sponsorluk bütçelerinde yine büyük payın sporun olması bu pazarın gelişmesine katkı sağlamıştır. (Altınbaş,2007:94).

Spor branşları, haberleri, spor uzmanları hayatın her anında tüketicinin karşısına çıkmakta ve talep görmektedir. Bu özelliğini özellikle bazı branşlarda ticarileşmenin katkısını da alarak daha geniş kitlelere taşımıştır. Birbirine bağlı sektörel etkileşimin gücünü de katarak büyük ölçekli bir endüstri haline dönüşmüştür (Altınbaş,2007:94).Bunun sonucu pazarlama iletişimindeki payı son yıllarda dünya genelinde artış göstermiştir.

 

3. SPOR PAZARLAMASI İÇİN PAZARLAMA BİLEŞENLERİ 

Spor pazarlama bileşenleri şu şekilde sıralayabiliriz: (Altınbaş,2007:95).

* Ürün (product),

* Yer (Place),

* Fiyat (Price),

* Promosyon (Promotion)

* Halkla ilişkiler (PublicRelations)

Spor pazarlamacıları fiziksel ürünler ve materyalleri sıklıkla piyasaya sunarlar (tişörtler, hatıra malzemeleri,merchandising vb.). İzleyicilerin bir kısmı takımlarına duygusal olarak bağlanırlar hatta fanatik hale gelebilirler. Takımlarıyla özdeşleşmek amacıyla logo, üniforma vb. lisanslı ürünleri satın alırlar (Altınbaş,2007:95).

Ürünlerin üretimi, satışa, çıkması, promosyonu ve tutundurulması halkla ilişkileri iletişim araçları ile entegre hale gelmiştir. Kötü ürün iyi reklam şirketlerin batmasının nedenlerindendir. Ürünün kaliteli çıkması pazarlama kavramlarında çok önemlidir. Ürünlerin dizaynı logoları tüketiciye farklı mesajlarda vermekte farklı duygular göndermektedir(Altınbaş,2007:95).

Spor organizasyonlarında kar amacı güden ve kar amacı gütmeyen diye çalışmalar yapılmıştır.Kar amacı güden organizasyonlar açısında pazarlama stratejileri tüketicinin arzu istek ve beğenilerine göre belirleniyor. Burada kurgu tamamen kar amacı gütmekte reklamlar, sunumlar bu doğrultuda yapılmaktadır. Kar amacı gütmeyen organizasyonlar ise bu pazarların dışında kalıp sosyal pazarlama kategorisinde yer almaktadır.Ancak; artan rekabet ortamında ülkelerin sosyal pazarlama alanında faaliyet gösterenkuruluşların insanlara spor yapma alışkanlıklarını kazandırmada kar amacı güden kuruluşların izlediği yolu benimsemesi gerekmektedir. Bu sayede kısa vadeli kar yerine bunu daha uzun zamana yayabilirler.Spor pazarlaması dünyada çok ileri gitmişken Türkiye bu konuda emekle çağında denebilir. Kitle iletişim araçlarının artması ve büyük kitlelere kısa zamanda ulaşılabilmesi bu sektörü büyük bir endüstri haline getirmiştir (Bozkurt ve Kartal,2005:24).

4. SPOR ENDÜSTRİSİ BÖLÜMLENDİRME MODELİ 

spor-endistrisu

5. SPOR PAZARLAMASININ KAPSAMI 

Spor ürünleri ve hizmetlerinin pazarlanarak spor tüketicilerine doğrudan ulaştırılmasıdır.(Süper lig, Türkiye kupası turnuvalar vb..) Endüstriyel ürünlerin ve diğer

tüketim ürünlerinin pazarlanmasında sporun tanıtım aracı olarak kullanılmasıdır(sprite reklamında basketbolun kullanılması) (Ekmekçi,2010:26)..

Bunlarla birlikte çeşitli iş sektörlerinin spora yatırım yapması spor olaylarını desteklemesi (sponsorluk) kazanç sağlamaktan çok itibar ve saygınlık , imaj kazanarak toplumsal olaylarda kültürel etkinliklerde söz sahibi olmak içinde spor pazarlamasının içerisinde yer almak istiyorlar.

Spor pazarlamasında spor ürünleri haricinde zayıflamak, fit olmak, kondisyon ve fitnes malzemeleri de bulunmaktadır. Spor pazarlaması tanımlarından da anlaşılacağı gibi bir çok pazar ve alana girmektedir. Spor ürün ve malzemelerini tüketiciye sunma ve ulaştırma aşamasında bir çok sektörle iş birliği mevcut. Bu kapsama spor pazarlamasını ele alacak olursak basit gibi görünse de oldukça karmaşık bir yapı ve geniş bir alana sahiptir (Ekmekçi,2010:27).

6. SPOR TÜKETİMİ 

Spor tüketimi kavramı, spor ile ilgili oyunları, resmi işleri, izleme, dinleme, okuma ve koleksiyon yapma gibi birçok konuyu kapsar . Spor pazarlamasında spor tüketici davranışları bireyin davranışlarının alt bölümünü oluşturur. Tüketici davranışlarında varsayımlar ve özellikler önemlidir. (Ekmekçi,2010:28).

2000 yılı itibari ile 200 milyar dolar civarında olduğu, bu rakamın sporun ilişkili olduğu diğer alanların katılması ile beraber 500 milyar dolara çıktığı söylenmektedir. Özellikle Avrupa’da spor, futbol ile özdeşleşmiş ve mevcut rakamsal büyüklüğün neredeyse % 60’ını futbol tek başına karşılamaktadır. İngiltere’de futbol sektörünün 2000 yılı tahmini büyüklüğü 30 milyar dolar civarındadır. Avrupa futbol sektöründeki ilk 5 ülkede ise (İngiltere, İtalya, İspanya, Almanya ve Fransa) rakamlar toplamı yine aynı yıl 100 milyar doların üstündedir (Ekmekçi,2010:28).

Sporda tüketiciler iki ana grup altında sınıflanmaktadır.

* spor yapmak amacıyla spor faaliyetlerine katılan kişiler

* sporu seyreden kişilerdir (İşler ve Tüfekçi,2014:107-120).

Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre %81 oranında kişinin hem basketbol seyircisi hem de bu sporu yapan kişilerden oluştuğu ortaya çıkmıştır. Aynı ilişki üniversite basketbol seyircileri için geçerli değildir. Araştırmaya göre kolej basketbolunu hem yapan hem de seyredenlerin oranı %43’tür.

Hem profesyonel basketbol seyircisi olup aynı zamanda kolej basketbol seyircisi olanların (ortak seyirci grubu) oranı ise %36’dır; (İşler ve Tüfekçi,2014:107-120).

7. SPOR PAZARLAMASI VE MOTİVASYON 

Motivasyon, kısaca insanı çalışmaya sevk etmek, çalışmak için bireyi harekete geçirmek ve isteklendirmek anlamına gelmektedir. Motivasyonu “kişilerin belirli bir amacı gerçekleştirmek üzere kendi arzu ve istekleri ile davranmaları” seklinde de tanımlamak mümkündür (Koçel, 2003’ten aktaran Soyer ve diğerleri, 2010: 227).

İnsanoğlu öğrenir, hatırlar, düşünür, ihtiyaç duyar ve ister. Acıktığında yiyecek ihtiyacını, susadığında su ihtiyacını, başkaları tarafından kabul görme ihtiyacını, başarılı olma ihtiyacını karşılamak üzere harekete geçer ve bu hedeflerine ulaşmak için davranışlarda bulunur. Psikolojide istekler ve ihtiyaçlar motivasyon başlığı altında incelenir (Arkonaç, 1998’den aktaran Soyer ve diğerleri, 2010: 227).

Sporda motivasyonu incelerken, sporun biyolojik ve sosyal yönünü de bilmek faydalı olur. Kişilerin önemli bir gereksinimi de harekettir. Bu gereksinim spor faaliyetleri sayesinde karşılanabilmekte ve organizmada olumlu yönde gelişmeler olmaktadır. Yine spor, sosyal ve ekonomik nitelikler kazanmış ve büyük kitlelere hitap etmeye başlamıştır. Spor toplumsal bir kurum haline gelmiş ve spora ilgi günden güne artmıştır. Bu durum spordaki motivasyonu da etkilemiş ve bu kavram psikolojik yönü dışında sosyal ve biyolojik boyutlarda kazanmıştır (Başer, 1998’den aktaran Soyer ve diğerleri 2010: 229).

Toplumda sporun yaygınlaşmasında lider rol oynayan ve insanlara küçük yaştan itibaren yaşam boyu spor alışkanlığı kazandırma misyonu olan beden eğitimi ve spor öğretmenlerinin meslek dışı yaşamlarında da sportif aktivitelere katılarak yaşam kalitelerini ve doyumlarını arttırmaları toplumda bir rol model oluşturmaları açısından da önem kazanmaktadır (Lapa ve diğerleri, 2012: 54).

Spor kulüplerinin dikkat etmesi gereken önemli noktalardan birisi gelir kaynaklarıdır. Hızla büyüyen spor pazarında kulüpler, rakiplerinin önüne geçebilmek için sahip oldukları gelir kaynaklarını arttırmak zorundadırlar (Torlak, Okara ve Doğan, 2014). Genel olarak futbol kulüplerinin gelirleri bilet satışı, lisanslı ürünler (ticari ürünler), sponsorluk, ulusal ve uluslar arası naklen yayın ve borsa faaliyetlerinden elde edilen gelirlerden oluşmaktadır (Güngör, 2014’ten 2010’dan aktaran Giray ve Girişken, 2015: 120).

Bu gelirlerin artırılması veya futbol kulüplerinin başarıya ulaşması spor ürünlerinin tüketicisi olan taraftar sayısını ve onların ilgi seviyelerini arttırmaktan geçmektedir. Spor kulüplerinin başarıya ulaşması; hedef kitlenin tanımlanmasına, anlaşılmasına, eksikliği belirlenen ihtiyaç ve isteklerini karşılayacak doğru bir pazarlama önerisinin oluşturulmasına ve son aşamada doğru bir marka konumlandırmasına bağlı olacaktır (Salman ve Giray, 2010’dan aktaran Giray ve Girişken, 2015: 120).

Hedef kitlenin kulüpler tarafından tanımlanması onların davranışları arkasındaki güdülerin tespit edilmesi ile mümkün olacaktır. Taraftarların kulüple olan ilişkisinin yoğunluğu onları harekete geçiren güdüler ile bağlantılıdır. Bu noktada, taraftarların motivasyon faktörlerinin tespiti, onların kulüple olan bağını belirleyecektir (Giray ve Girişken, 2015: 120).

8. SPORDA MARKALAŞMA 

Sporda markalaşma önemli olup bununla ilgili araştırmalar yapılmıştır. 1180 İsrailli basketbol sever üzerinde yapılan araştırmada duygusal ,teorik, bilişsel marka değerleri üzerinde durulmuş kulüp gelirlerinde sunulmasında içsel bağlılık sağlanmış ve bunun dışa dönük yatırımlara dönüştürülmesi spor kitlesiyle bağ oluşturulması üzerinde durulmuştur.(Virontis, 2015: 520)

Spor kulüpleri markalaşma sürecine girdiklerinde bununla doğru orantılı olarak sportif başarılar artacak , kulübün forma , ayakkabı teçhizatındaki markanın prestijine de yansıyacaktır.Buna bağlı olarak, marka iletişimi açısından spor kulübü ile sponsor firma bağıntısını kurmak olası bir görünüm vermektedir. Markalaşan kulüplerin gelirlerini daha çok

arttırdığı kaçınılmaz bir gerçek olup Avrupa da bu gelirleri en çok alan kulüpler Avrupa‘nın en büyük 5 ligidir (Ustakara, 2016: 20).

9. TERCİH EDİLEN SPOR BRANŞLARI

 

tablo

 

18 Şubat ve 2 Mart 2007 tarihlerinde Beko Basketbol Ligine ait Konya’da yapılan iki basketbol karşılaşmasında toplam 380 kişi üzerinde yapılan anket uygulaması ile spor karşılaşmalarını izleyen bireylerin izledikleri karşılaşma ve branşla ilgili değerlendirmeleri alınmıştır(Altunbaş,2008:97).

Burada izleyicilerin yani spor tüketicilerinin spora ilgi düzeyleri araştırılmıştır.(Altunbaş,2008:95-101).

sports-marketing1

10. SPOR PAZARLAMASININ BOYUTLARI VE TÜKETİCİSİ

* Lisanslı Ürün

Taraftarlar

* Sponsorluk

Seyirciler, Taraftarlar

* Yayın Hakkı

İletişim Ortamı Örgütleri, Seyirciler, Taraftarlar

* Spor Alanları

Stadyum Hizmeti Tüketicileri, Taraftarlar

* Spor Organizasyonları ,

Kulüpler,Seyirciler, Taraftarlar

* Herkes için Spor Programları

Spor İşletmeleri, Kulüpler, Spora İlgili Olan Herkes (Seraslan, 2009: 11).

10.1. Spor Sponsorluğunun Türleri 

10.1.1. Spor Elemanları Sponsorluğu 

10.1.2. Bireysel Sporcuların Sponsorluğu 

Spor figürleri uzun zamandır Birleşik Devletler ve dünyada oldukça gözdedir. Gençlerde, özellikle genç erkeklerde ünlü sporcuları model alma eğilimi bu ilginin doğal bir sonucu olabilir. Farklı spor dallarında başarılı olan sporcuların ulusal veya uluslar arası

tanınmışlığı ve onlara duyulan güven, sporla doğrudan ilgili olsun ya da olmasın birçok şirket ürününün pazarlanmasında kullanılmaktadır (Yıldız ve arkadaşları; 2007’den aktaran Ulu; 2011: 19).

Yapmakta olduğu spor dalında başarılı olan, daha önce o spor dalında başarılı olmuş veya başarıya sahip olabilecek bireylerin finansal olarak desteklenmesiyle bu spor sponsorluğu türü yapılmaktadır. Bireysel sponsorlukta temel amaç firmaların hedeflerine ulaşmasını sağlamaktır. Bunun yanı sıra bireysel sponsorluk toplumla daha kolay iletişim kurmak amacına da hizmet etmektedir (Baş; 2008’den aktaran Ulu; 2011: 19).

 

10.1.3. Antrenörlerin ve Teknik Direktörlerin Sponsorluğu 

Sponsor olunan antrenör veya teknik direktör sponsor kuruluşun isminin veya logosunun yer aldığı kıyafetleriyle müsabaka öncesinde veya müsabaka sonrasında yapacağı basın toplantısında yer alması, müsabaka esnasındaki görüntülerde yer alması, sponsor firma için imza günü, yemek, kokteyl gibi sosyal faaliyetlere katılarak, medyada yer alabilir ve firmanın isminin veya logosunun tanınırlığına katkıda bulunabilir (Ulu; 2011: 20).

10.1.4. Hakemlerin Sponsorluğu 

Spor olaylarında yer alan, görevi, kuralların uygulanması ve adaletin eşit şekilde dağıtılmasını sağlamak olan hakemler de sponsor firmalar tarafından iletişim amaçlı kullanılmaktadır. Ünlü İtalyan hakem Collina buna örnek gösterilebilir. Adil bir hakem olarak beğenilmesi, ilginç fiziği ve sempatikliği sayesinde sadece kendi ülkesinde ve Avrupa’da değil bizim ülkemizde de sevilen bir futbol adamıdır (Keskin; 2005’den aktaran Ulu; 2011: 20).

 

10.2. Spor Kuruluşları Sponsorluğu 

10.2.1. Sporla İlgili Kamu Kuruluşlarının Sponsorluğu 

Bu tür sponsorluk faaliyetinin sonunda, mali sıkıntı içinde hizmet üretememe noktasına gelen kamu kuruluşları yeni bir tesisi hizmete geçirerek veya yarım kalan tesisleri tamamlayarak halkın kullanımına sunması, diğer taraftan özel şirketler, firmalar her yaptıkları yatırımların TV ve basında yer almasıyla reklâmını gerçekleştirmesi hem de firma adına topluma sosyal fayda sağlayarak hedef kitlesinin sempatisini kazanması söz konusudur. Buna bir nevi sosyal sorumluluk çalışması da diyebiliriz (Keskin; 2005’den aktaran Ulu; 2011: 21).

10.3. Spor Federasyonlarının Sponsorluğu 

10.3.1. Spor Takımlarının Sponsorluğu 

Bir firmanın bir takıma sponsor olması, firmanın o takımı finansal olarak desteklemesi demektir. Karşı icraat olarak ise takımlar, takım üzerinden firmalara çeşitli iletişim olanakları sunmaktadır (Tınaz; 2008’den aktaran Ulu; 2011: 21).

10.4. Spor Yayınları Sponsorluğu 

10.4.1. TV Spor Programları Sponsorluğu 

Günümüzde firmalar bir taraftan reklam harcamalarını arttırırken diğer taraftan da ürünlerinin tanıtımı için uygun TV programlarına sponsor olmaktadır. Firmalar böylece tüketicileriyle farklı bir kanaldan da iletişim kurabilme imkânı bulmaktadır (Soyer 2002’den aktaran Ulu; 2011: 22).

10.4.2. Gazete Dergi vb. Spor Yayınlarının Sponsorluğu 

Spor yayınlarının sponsorluğu, çıkarılan yayınların aynı veya nakdi olarak desteklenmesini veya yayınların belli sayfalarının sponsor firmaya tahsis edilmesini kapsamaktadır (Keskin 2005’den aktaran Ulu; 2011: 23).

10.4.3. Spor Tesisleri Sponsorluğu 

Spor tesisleri, spor araç-gereçleri sponsorluğu, spor tesisinin yapımı, onarımı, ve tesisin kondisyon salonunun donanımına yönelik sponsorluk yatırımlarını kapsamaktadır. Genel olarak, yapılan destekler sonucunda tesise, kondisyon salonuna sponsorun ismi veya logosu verilerek sponsorluk gerçekleştirilmektedir (Soyer, 2002’den aktaran Ulu; 2011: 23).

10.4.4. Spor Organizasyonları Sponsorluğu 

Spor olayları veya organizasyonu sponsorluğu, toplumda iyi bir izlenim bırakmak ve ürün farklılığı yaratmak için firmalara önemli fırsatlar sunmaktadır. En az sporcu veya takım sponsorluğu kadar önemlidir. Spor olayları veya organizasyonları olmaksızın yarışmaları düzenlemek ve bu yarışlarda müsabaka yapan sporcularla veya takımlarla buluşmak mümkün olmayabilir. Özellikle olimpiyatlarda birçok spor dalında takım veya sporcu düzeyinde sponsorlukların varlığı dikkat çekmektedir (Keskin 2005’den aktaran Ulu; 2011: 24).

10.4.5. Spor Sponsorluğunun Gelişme Nedenleri 

Günümüzde spor, insanların hayatında gittikçe büyük bir yere sahip olmaya başlamıştır. Spor, insanların kitleler halinde iletişim kurdukları bir yaşantı biçimdir. Sadece televizyon değil, radyo, gazete ve dergiler büyük, küçük tüm spor olaylarını halka iletmektedir.

Giderek daha çok firmanın spor sponsorluğunu keşfetmesinin pek çok sebebi vardır. Boş zaman faaliyetlerindeki artış ve bireylerin boş zamanlarında daha çok kendilerini geliştirmeye ve bulmaya yönelmeleri, sporun toplum içindeki yerini sağlamlaştırmıştır.

Eğlenceli, sosyal ve bilinçli, aynı zamanda da sağlığına dikkat ederek yaşamayı seçen her birey için spor, en iyi boş zaman faaliyetidir. Ayrıca, her zaman aktif olarak spor yapmak da gerekmez. Stadyumda veya evde televizyon başında pasif olarak da sporla ilgilenilebilir (Yaral; 1998’den aktaran Ulu; 2011: 25).

Başarı motivasyonu (güdüsü), Murray tarafından bir işi ustaca yapma, mükemmel olarak başarma, engellerin üstesinden gelme, diğerlerinden daha iyi yapma olarak tanımlanmıştır. Gill’ de ise başarı güdülenmesi, başarısızlığa direnme, bir görevi başarmak için uğraşma, belirsiz durumlar arama olarak tanımlanmıştır (Gill; 1986’dan aktaran Aktaş ve diğerleri; 2006: 56).

11. SPOR PAZARLAMASININ KENTLERE ETKİSİ 

Spor organizasyonları ve hizmetlerin tüketicisine ulaştırılması birçok ülkede genellikle kamu hizmeti olarak yürütülmektedir (İşler ve Tüfekçi,2014:107-120).

Spor pazarlaması kapsamında yer alan spor organizasyonları ile konaklama tesisleri, yiyecek-içecek işletmeleri, müsabakaların gerçekleştirildiği etkinlik alanları, yöre halkının misafirperverliği, müsabakaların düzenlendiği yerdeki genel fiyat düzeyleri ve spor tüketicisinin genel memnuniyeti ele alınmaktadır (Karabıyık ve İnci, 2012:4)

Spor organizasyonları geçmiş zamanlarda yüksek maliyetler olarak görülüp ülkeler tarafından çok fazla rağbet görmüyorlardı. Fakat son yıllarda ülkeler birbirleriyle yarışır duruma geldiler.Çünkü önemli boyuttaki organizasyonlar ülkelerin altyapı, üst yapı, turizm tesisleri, ekonomik gelişimleri, tanıtımları için önemli bir fırsat oluşturmaktadır. Bu sebeple bu tarz organizasyonları izlemek için bir çok ülkeden insanlar izlemek için buralara geliyorlar. Bu organizasyonlar küresel boyutta da çok fazla önem kazanmıştır.(Güçer,2014:150)

1980 li yıllara kadar bu organizasyonların ülkelere maliyeti çok yüksekti. Örneğin 1976 Münih Olimpiyat Oyunlarında ortaya çıkan maliyet 692 milyar sterlin. 1984 yılında Los Angeles Olimpiyat Oyunları 215 milyon sterlin getiri ile birlikte ekonomik kayıptan ziyade ciddi birer ekonomik getiri kaynağı oluşturmuştur. İngiltere’de gerçekleştirilen Euro 96 müsabakalarının getirileri incelendiğinde, 280.000 müsabaka seyircisi, ziyaretçisi veya

gazetecisinin 120 milyon sterlin harcama yaptığı ve bu getirinin önemli bir gelir kaynağı olduğu söylenmiştir. (Güçer,2014:150)

Bern şehrine bir milyondan fazla turist gelmiş ve 261 tane ekstra uçuş gerçekleşmiştir. Organizasyon ile ilgili alınan sağlık tedbirleri neticesinde 30 tane tam teşekküllü ambulans sadece Bern şehrinde kullanılmış ve 662 tane ambulans çağrısı olmuştur. Çağrıyı yapanların% 62‟si İsviçreli, % 28‟i Hollandalı ve geri kalanı da diğer ülkelerdendir. Spor pazarlamasının sağlık sektörüne olan katkısı buradan anlaşılmaktadır (Güçer,2014:150).

12. SPOR PAZARLAMASINDA ÜNLÜ SPORCU KULLANIMI 

Bir çok sporcu çok büyük şöhretlere ulaşıyorlar ve bir çok markanın yüzü olma aşamasında önemli rol alıyorlar. Maradona gibi dünya yıldızı olmuş kişiler özel hayatları ve yaşam tarzları yüzünden bu tarz aktivitelerde görev alamıyorlar. Bunun nedeni holding mantığıyla yönetilen şirketlerin ve kullandıkları yıldızlarında bu tarz yaklaşımlarını beklemekte olmalarıdır. Her sporcunun bu şekilde olaya bakarak kalitesini üst düzeyde tutmak gibi bir sorumluluğu var. Örneğin David Beckham bir çok sosyal sorumluluk projesinde yer alıp birçok organizasyonda bulunmuştur. Binlerce sporcu arasından zirveye çıkmak zordur ama zirvede kalmak kalite ve verimliliğe bağlıdır(Çavuşoğlu,2011:169).

 

SONUÇ 

Spor pazarlaması çok farklı sektörlerle dirsek temasında olan pazarlamanın her alanında kendisine yer bulacak bir yapıya sahiptir. Bu pazarı iyi okuyabilen kuruluşlar bu pazarın nimetlerinden en çok yararlananlardır. İletişim araçlarının gelişmesi pazarlama işini daha da kolaylaştırdı. Televizyonlar, cep telefonları, sosyal medya, sanal alem bu pazarın en büyük destekçisi olmuştur. Günümüzde yapılan spor organizasyonları tribün seyircisi haricinde milyarlarca insana ulaşmaktadır. Kısa süreli reklamlar için kuruluşlar milyonlarca doları hiç düşünmeden bu organizasyonlara yatırabiliyor. Spor organizasyonları sadece spora katkı sağlamakla kalmayıp turizm, sağlık, ulaşım, tekstil gibi bir çok alanda da gelir sağlamaktadır.

Dünya çapında milyonlarca forma satışı yapan kulüpler bu gelirlerden çok daha iyi sporcuları transfer edebiliyorlar.Barcelona , Real Madrid gibi dünyaca ünlü kulüplerin maçlarını izlemek için dünyanın dört bir yanından seyirciler bu kentlere akın etmektedirler. Bu takımlar yaptıkları yıldız oyuncu transferleri sayesinde bu sporcuların ücretlerini sponsorlardan karşılayabiliyorlar. Maçlar tvlerde yayınlandığında da ekstra gelir sağlamaktadırlar. Bu maçlara gidenler bayrak, kaşkol, forma aldıkları için buralardan da ekstra gelir sağlıyorlar. Bu durum gösteriyor ki doğru yapılan spor pazarlaması her koldan gelir sağlayabilmektedir.

Spor endüstrisi içerisinde, ekstrem spor malzemelerisektöründe Amerika Birleşik Devletleri en büyük11. endüstriye, Kanada ise en büyük 10. Endüstriyesahiptir. Bu iki ülkede çocukların, gençlerin ve ailelerinintüketimi ülke ekonomilerinde büyük etkiyesahiptir. 2000 yılında ABD’de spormalzemelerinin alımında, elbise ve sportif giysilerdenkazanılan gelir 69.5 milyar dolar’dır16. Kanada’da spor giysisi, ayakkabı ve ekipman harcaması1996’da 4.36 milyar dolar iken 2001 yılına gelindiğinde bu oran 6.3 milyar Kanada Dolar’ına kadarulaşmıştır.(Şimşek,2010:23)

Sponsorluk yasasıyla beraber son yıllarda basketbol ve voleybol maçları da ülkemizde televizyonlardan izlenebilmektedir. Bu sayede seyirci sayılarında artış olmuş kulüplerin gelir kaynaklarını arttırmıştır. Bu sayede daha kaliteli spor müsabakaları ve daha çok spordan zevk almalar başlamıştır.

Sporda markalaşmayı başarmak bu sektöre daha çok katkı sağlayacaktır. Spordaki kalite ancak markalaşma yoluyla yükseltilebilir. Marka olmuş sporcular sporun pazarlamasının da en önemli etkeni olmuşlardır. Örneğin Mıchael Jordan basketbolu bırakmasına rağmen adına üretilen ürünler halen çok fazla satılmaktadır. Bir çok yıldız sporcu adına üretilen ürünler istenen satışları yakalayamazken doğru pazarlama stratejilerini uygulayanlar o spor dalı ile uğraşmasa da satışları halen yapılabilmektedir. Türkiye’de yeni bir alan olan spor pazarlaması istenen seviyede olmasa da bununla ilgili çalışmaların hızlanması,gerekirse devlet teşvikinin sağlanması gereklidir. Daha çok spor merkezleri açılıp insanları spora teşvik etmeliyiz ki spor pazarlaması ülkemizde cazip bir alan olsun. Spor sektöründeki gelişmeler önümüzdeki yıllarda daha iyi yerlerde olacaktır.

 

KAYNAKÇA 

* Altunbaş, H. (2007) Sporun Pazarlaması ve Pazarlama İletişiminde Spor. Selçuk İletişim,(93-101)

* Altunbaş ,H.(2007) Sporun Pazarlaması ve Pazarlama İletişimde Spor,(94)

* Altunbaş,H.(2008) Pazarlama İletişimi ve Basketbol Pazarlaması Basketbol Seyircisi Üzerine Bir Araştırma.

* AKTAŞ, Z., ÇOBANOĞLU, G. YAZICILAR, İ., ER, N. (2006). Profesyonel Basketbolcularda Spora Özgü Başarı Motivasyon Düzeyinin Cinsiyetler Açısından Karşılaştırılması. Spormetre Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, IV (2), sayfa: 55-59

* Bozkurt, H. ve Kartal, R.(2008) Niğde Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi (2)2008,Spor Pazarlamasında Halkla İlişkiler ve Sponsorluk İlişkisi

* Ekmekçi, R.(2009) Pamukkale University School of Sport Sciences and Technolog, Pamukkale Journal of Sport Sciences,(23-30)

* GİRAY, C., GİRİŞKEN, Y. (2015). Taraftar Motivasyon Faktörlerinin Davranışsal Sadakat Üzerindeki Etkisi: Fenerbahçe Spor Kulübü Örneği. Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt: 11, Yıl: 11, Sayı: 2

* Güçer,E.(2014) ULUSLARARASI SPOR ORGANİZASYONLARININ ETKİLERİ: 2013 MERSİN XVII. AKDENİZ OYUNLARI’NA YÖNELİK BİR UYGULAMA (150)

* İşler, D. ve Tüfekçi, Ö.(2014) Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi

* KARABIYIK, N. ve B. S. İnci, (2012), “Destinasyon Pazarlamasında Pazarlama Stratejisi ve Konumlandırma Çalışmalarına Kavramsal Yaklaşım”. İstanbul Journal of Social Sciences, Summer (1), 1-19.

* LAPA,T. Y., AĞYAR, E., BAHADIR, Z. ( 2012). Yaşam Tatmini, Serbest Zaman Motivasyonu, Serbest Zaman Katılımı: Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenleri Üzerine Bir İnceleme (Kayseri İli Örneği). Spormetre Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi. (2) , sayfa: 53-59

* SOYER, F., CAN, Y., GÜVEN, H., HERGÜNER, G., BAYANSALDUZ, M., TETİK, B. (2010). Sporculardaki Başarı Motivasyonu ile Takım Birlikteliği Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. Uluslar arası İnsan Bilimleri Dergisi, Cilt: 7, Sayı: 1

* Şimşek,K.Y.(2010) Dünya Spor Endüstrisinde Ekstrem Sporların Gelişimi ve Yeri(23)

* Virontis,D.(2015) Contemporary sport club branding:Empirical findings on basketball and value-based conceptual constructs

* Çavuşoğlu,S.B.(2011) SPOR PAZARLAMASINDA ÜNLÜ SPORCU KULLANIMI(169)

* ULU, E. (2011). Kentsel Alanda Spor Sponsorluğunun Tüketici Davranışları Üzerindeki Etkisi (Konya Örneği). Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Spor Yöneticiliği Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi. Konya

* Ustakara, F. (2016) SPOR KULÜPLERİ VE MARKA: İLETİŞİM FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİ ÖRNEĞİNDE BİR ARAŞTIRMA (20)

0 comments

Spor Bilimleri literatüründe yetişkin bir erkekte üç ayrı vücut tipi belirlemiştir:

  • Endomorf
  • Mezomorf
  • Ektomorf

Kendi vücut tipinizi tanımak egzersiz ve beslenme programı uygulamak için olmazsa olmazlardandır. Daha verimli ve iyi bir vücut gelişimi için beslenmenizi de kas geliştirme programınızla birlikte vücut tipinize göre düzenleyebilirsiniz.

Endomorf Vücut Tipi

Endomorf vücut tipine sahip olan bir kişi doğal olarak bir vücut hacmine sahiptir. Tıknaz bir yapı, kısa kol ve bacaklara sahiptirler. Uzuvlarının kısa olması sebebiyle kısa boylu olabilirler.Yavaş metabolizması sebebiyle yağ oranını artırmaya ve kilo almaya eğilimli bir yapıya müsaittir. Erkeklerdeki genel fizyolojik özelliğe göre; öncelikle karın bölgesi ve bacaklar etkilenir. Sonuç olarak, vücudunu uyumlu bir hale getirmek ve kilosunu dengelemek için iki kat çaba sarf etmesi gerekmektedir.

Mezomorf Vücut Tipi

Mezomorf vücut tipine sahip bir kişinin özellikleri şu şekildedir:
Geniş bir vücut, gelişmiş kas ve eklemler uzun kemik yapıları… Bu vücut tipine sahip olanlar kas geliştirmeye daha müsaittir, fizikleri doğal olarak dikkat çekicidir. Güçlü kemik yapısına, kare bir yüz ve omuzlara, geniş bir gövdeye ve dar kalçalara sahiptir. Kilo problemi yoktur veya önemsizdir, kilo aldığında ise metabolik tüketim hızından dolayı çabuk verebilirler.

Ektomorf Vücut Tipi

Ektomorf vücut tipi, ince uzun bir siluet, ince ve uzun bir kemik yapısı ile karakteristik olarak kendisini belli eder. Genelde zayıf ve uzun bir fiziğe, ince eklemlere ve dar bir göğüs kafesine sahiptir. Bu vücut tipinin hızlı metabolik özelliğinden dolayı çok az yağ depolar. Bu yüzden de genellikle kilo almada ve kas kütlesini artırmada güçlük yaşarlar.

 

white

0 comments

Postür Analizi

Postür, vücudumuzun her bir kısmının pozisyonu ve dizilimi olduğu için, vücudun doğru şekilde durmasında hayatı önem taşımaktadır.

 devamı

0 comments

Psikolojik Açıdan Denizcilik ve Yelkencilik Sporları

Başta psikanalitik kökenli düşünürler Sigmund Freud, Alfred Adler ve Carl Gustav Jung olmak üzere, hemen her kuramcının insan kişiliğinin doğası üzerinde fikir birliğine vardıkları bir nokta vardır: Kişilik gelişiminde çocukluk yaşantılarının rolü çok önemlidir ve çocukluk yaşantılarının bıraktığı izler kolay kolay silinemez. İnsan kişiliğinin dinamiği ve motivasyonel ögeleri de çocuklukta olan bitenlerin satır aralarında saklıdır; yani her ne yapıp-ediyorsak, bir zamanlar yapıp-ettiklerimizdendir. Bu döngüsellik içerisinde şüphesiz büyük önem arz eden birçok başlık vardır ve bunların en kritikleri olduğunu düşündüğüm iki tanesine değinmek istiyorum: Sorumluluk ve özgüven.
 devamı

0 comments

Hakemlerin kararlarını etkileyen Fizyolojik ve Mental faktörler;

Hakemlerin kararlarını etkileyen bazı fizyolojik faktörler 1986 Dünya kupasındaki incelemeler neticesinde gündeme geldi. Çeyrek final ve sonrasında oynanan 16 müsabakada hakemler 2167 karar vermişlerdir. Bunun anlamı da dakikada 1.6 karar yani her 40 saniyede 1 karardır! Diğer bir deyiş ile rahatlamanız için hiç zamanınız olmadığıdır. (Şubat 2001’de Antalya’da gerçekleştirilen FIFA hakemleri seminerinde, 2000 Avrupa Futbol Şampiyonasında yapılan son araştırmalara göre, bir hakemin dakikada en az 2-3 karar verdiği ve bunun sadece çalınan düdükleri değil aynı zamanda hakemin kafasında pozisyonlara dair verdiği kararları da kapsadığı belirtilmiştir. Bunun anlamı üst düzey bir maçta bir FIFA hakeminin 90 dakikada en az 270 karar verdiğidir.)

 devamı

0 comments

Futbol Hakemliğinde Performans Antrenmanı/Tavsiyeler

Değerli Hakem Arkadaşlarım,

Modern futbolun her geçen gün hızlandığı bir ortamda geçmiş alışkanlıkları sürdürerek, bugüne ayak uydurmak mümkün değildir. Futbol hakemliği yapan bizlerin, kendimizi yenilememizin ve fitness düzeyimizi yükseltmemizin gerekliliği kaçınılmazdır.  devamı

error: Content is protected !!